Derleme Tutanağı
Görüşülen Kişi: Sürmeli Bostancı
Yelkovan Dikeni
Çok eski yıllarda, Şarkışla'nın bir köyünde yaşayan iki samimi arkadaş gurbete çalışmaya giderler. (O yıllarda genelde kışın köylerde iş olmadığı için İstanbul'a veya başka büyük şehirlere gidip çalıştıktan sonra yazın gelip köyde tarla, ekin işleriyle uğraşılırdı.)
Arkadaşlardan biri evlidir, güzeller güzeli bir hanımı vardır; diğeri ise bekardır. Bunlar yine kışın çalışmak için şehre gitmişler. Evli olan yememiş içmemiş, eğlenceye gitmemiş eşi ve yuvasının ihtiyacı için para biriktirmiştir, bekar olan ise nerde akşam orda sabah misali kazandığını harcamış, yaz gelince de köye dönüş için yol harçlığını ancak denkleştirebilmiştir.
Köye dönmek için bir kamyonun arkasında yola çıktıklarında bekar olan düşünmeye başlamış bu kadar ay çalışıp beş kuruşsuz nasıl memleketine gideceğini ve anne-babasına ne diyeceğini. Sonunda niyetini kötü bir şekilde bozmuş ve yolda ıssız bir yerde mola verdiklerinde kamyoncuya gizlice teşekkür edip gece vakti üstü açık olduğu için arkada üşüdüklerini ikisinin de kapalı başka bir araç bulup ona bineceklerini söylemiş. Kamyoncu çekip giderken arkasından yalandan bağırmış, "gözü kör olasıca bizi unuttun" diye. Bir süre ağaçların altında beraber oturduktan sonra arkadaşına demiş ki; "ben bu şekilde köye gidemem, paranın yarısını bana ver". Arkadaşı kabul etmemiş. Bunun üzerine daha iri yarı ve daha güçlü olan bekar arkadaş diğerinin gırtlağına çökmüş, kamyonun arkasından alıp sakladığı iple ellerini ayaklarının arkadan bağlamış. Diğerini öldürüp parasını almak için yapmış bunu, ama daha kötü ve daha korkunç başka bir niyeti de varmış.
Evli arkadaşı: "Burda gören kimse yok, beni öldürürsün ama yelkovan dikenleri haber verir" elbet demiş. Bunu duyan öteki arkadaş, "öyle şey mi olur?" diye gülmüş.
Sonra da arkadaşını malesef öldürüp paralarını almış ve onun ağzından hanımına bir mektup yazmış. Özetle karısına; "ben çaresiz bir hastalığa yakalandım, ölüyorum; sana vasiyetimdir bu mektubu getiren arkadaşımı zaten tanıyorsun ben de kefilim çok iyi birisidir, onunla evlen yalnız kalma. Eninde sonunda başkasıyla evlenmek zorunda kalacaksın, sana göz koyacaklar bununla evlenmezsen başına daha kötü işler gelecek belki, kötü bir adamın karısı olacaksın. O yüzden yasımı tuttuktan sonra çok da uzatmadan vasiyetimi yerine getir, bu arkadaşımla evlen, ayıplayan kınayan olursa da bu mektubu göster," demiş.
Arkadaşını öldürüp köye dönen kişi üzgün bir görüntüyle mektubu onun eşine vermiş başsağlığı dilemiş. Arkadaşının amansız hastalığa nasıl yakalandığını, doktorların bir an önce gömülmesi gerektiğini söylemesi üzerine alelacele nasıl defnettiklerini, falan anlatan bir hikaye uydurmuş.
Aradan bir müddet geçtikten sonra ölen kişinin eşi, merhumun mektubuna istinaden vasiyetini yerine getirir ve kocasının katili olduğunu bilmeden o kişi ile evlenir. Bir süre sonra da gerçekten de birbirlerine alışırlar ve iyi geçinmeye başlarlar.
Aradan bir kaç yıl geçer bir yaz tarlada ekin biçmeye giderler; öğle saatlerinde istirahat için karı koca yığının gölgesine oturup sohbet ederlerken, bir rüzgar çıkar biraz kuvvetlice esmeye başlar ve tarla kenarında kurumuş yelkovan dikenini (çakır dikeni) kökünden koparıp sürüklemeye başlar. Diken rüzgarın önünde sürüklenirken hafiften bir ses çıkarmaktadır, bunu gören adam gülümsemeye başlar. Eşi; "hayırdır niye durup dururken gülüyorsun?" der. Kocası, aradan yıllar geçti artık karı kocayız ve mutluyuz, duysa da birşey demez düşüncesiyle olayı eşine anlatır. "Yelkovan dikeninin sesini duyunca hatırladım" der. Karısı o anda ses çıkarmaz, kızgınlığını belli etmez ama sonradan gidip jandarmaya olayı anlatır.
Ek bilgi:
Yelkovan dikeni, köylerde "şeker dikeni" veya "çakır diken" diye de bilinir. Genelde Ağustos'tan sonra kuruyup yel estiğinde hışır hışır ses çıkararak esintinin önünde sürüklenen dikenli bir bitkidir.
Kaynak Kişi: Sürmeli Bostancı
(İstanbul'da yaşıyor yazları köyüne gelip kaldığı zamanlar oluyor.)
Yer: Elmalı Köyü - Şarkışla
Derleyen: Deniz Karakurt
© Kaynak belirtmeden alıntı yapılamaz.


