Derleme Tutanağı
Görüşülen Kişi: Ali Topal
Konu: Toroslarda bir kalenin fetih öyküsü. Efsane İçel Erdemli’de bulunan Yeniyurt Kalesi (Breğne Kalesi) hakkındadır.
Ön bilgi: Rivayetteki anlatı, Türklerin Anadolu’yu yavaş yavaş yurt edindiği 13.yy’da geçmektedir. Taşeli yöresinde yaşayan halklar ile yeni gelen Türklerin birbirlerini tanıma ve kabullenme süreci yaşanmaktadır. Türkler bir taraftan siyasi otoritenin politikaları diğer taraftan ise Moğol baskıları neticesinde oldukça korunaklı, nüfus bakımından da tenha sayılan Taşeli coğrafyasına önceki yerli halkların hoş görüsü ile yerleşmektedir. Bölgenin özellikle Doğu Taşeli bölümü (Göksu ve Alata Deresi arasında kalan coğrafya) Klikya Ermeni Krallığı’nın kontrolünde olup bölge içerisindeki idari yapılar Ermeni Prenslikleri tarafından yönetilmektedir. Siyasi otorite bölgeyi Türkleştirme (ve İslamlaştırma) siyasetinde her zaman olduğu gibi ilim ve irfan sahibi kişileri önceden uygun gördüğü bölgelere göndererek bir tür ön hazırlık aşaması gerçekleştirmektedir. Anlatılan efsane tam da böyle bir zamanda gerçekleşir. Efsane ile ilgili farklı anlatımlar da vardır. Bazı anlatımlarda Breğne kalesinden bahsedilmektedir. Fakat Breğne kalesi olarak bahsedilen yer Elbeyli köyü sınırlarında olup her hangi bir tahkimatlı kale olduğuna dair arkeolojik bulgu yoktur. Bulunduğu konum bir tepelik olduğu için bu isim yöre halkı tarafından verilmiş olabilir. İkinci bir ihtimal ise Veyselli kalesine o dönemdeki Ermeni ve Rum nüfusun koyduğu isim olabilir. Kesin kanaat için dönemin Ermeni kaynaklarına bakmak gerekir. (Kaynak kişi Ali Topal’dan edinilen bilgilerin özetidir.)
Yedi Gardaşlar Efsanesi
Bu günkü Lemas Deresi’nin Kızılgeçit ve Mersin arasındaki bölgede Işıg Dede adında ermiş bir bilge yaşamaktadır. Işıg Dede’yi önceleri bölge halkı pek sevmez. Bir gün öldürmek isterler ve dere kenarında sıkıştırırlar. Işıg Dede kaçarak bir deliğe saklanır. Halk çalı çırpı toplayarak deliğin önünü ateşe verirler ve Işıg Dede’nin yanıp ya da dumandan boğularak ölmesini beklerler. Ermiş Dede elindeki asayı yere vurunca yerden sular fışkırır ve ateşi söndürür. Işıg Dede deki bu kerameti gören halk korkar ve dedeye hemen oraya bir değirmen ve dergah inşa ederek kendisine karışmayacaklarını söyleyip hürmet ederler.
Ermiş Dede'nin yaşadığı yer bu günkü Erdemli ve Silifke’yi birbirine bağlayan bir geçiş hattı üzerindeki köprünün hemen yanıdır. Halk ile iç içedir, köprüden geliş gidişleri de iyi takip edebilmektedir. Zaman içerisinde bölgenin yönetimini elinde bulunduran ve Veyselli Kalesinde yaşayan Ermeni prensliğinin faaliyetlerini, kalenin tahkimatını ve ele geçirmek için zayıf noktasını öğrenmektir. Kalenin fethi hiçte kolay değildir. Bir tarafı Lemas kanyonuna bakan uçuruma tahkim edilmiştir, diğer taraflar ise surlarla çevrili ve iyi korunmaktadır. Yani kaleyi ele geçirebilmek çok zor görünmektedir. Ama imkansız da değildir.
Karamanoğulları neredeyse Taşeli coğrafyasının tamamını ele geçirmiş, Lemas çayının batısındaki bütün kaleler fethedilip sıra doğu yakasındaki kalelere gelmiştir. Karamanoğulları ordusunu komuta eden komutan bir gün Işıg Dede’ye ulak salar ve malumat ister. Işıg Dede gelen ulaklara kalenin ordu ile fethedilemeyeceğini ordusundaki imanı güçlü cesur yedi askerini gönderirse kaleyi ele geçirebileceklerini söyler. Komutan da böylece Dede'nin sözüne itibar eder ve ordusundaki en cesur inançlı gördüğü 7 kardeşe bu görevi vererek Işıg Dede ye gönderir. Kendisi de askerleri ile sonradan gelecektir.
Işıg Dede gelen yedi kardeşi ağırlar ve planı anlatır. Kale gece ele geçirilecektir. Der ki; “Şimdi gidin derenin kenarındaki ağaçlardan yedi at torbası kazık düzün. Sonra kalenin kurulduğu kayanın Kıble tarafından kazıkları çakarak merdiven yapacaksınız. En öne büyük kardeşiniz geçsin, arda arda yukarı çıkın. Yolu ortaladığınızda bir gürültü duyacaksınız sakın arkaya bakmayın bakarsanız düşersiniz. Yukarı çıktığınızda yüksek sesle Ezan okuyun. Düşman korkudan telaş eder, kaleyi yöneten komutana ulaşıp teslim almanız kolay olur.”
Yedi Gardaşlar böylece Işıg Dede’nin sözüne riayet eder. İçlerinde en küçük kardeş biraz Dede'nin sözlerine fesatlık geçirir ağaç kazık taşa nasıl geçecektir. Büyük kardeş önde kazıkları çakarak kayayı yarı yol ederler. Tam da Dede'nin dediği gibi bir gürültü olur. Küçük gardaş dayanamaz ve aşağı bakar ve bakması ile de uçurumdan aşağı düşer parçalanır. Diğer gardaşlar yukarı tırmanır ve bakarlar ki küçükleri eksik. Hepsi birlikte ezan okurlar. Ezan sesi ile birlikte telaş eden askerler sağa sola koştururlar. Üstelik koşuştururken alaca karanlıkta Türk askeri sanarak birbirlerini kılıçtan geçirirler. Bu arada prensin kızı da müslüman Türk bir gence sevdalıdır. Türk genç kalenin fethedileceğini kıza önceden haber vermiştir. Kız etrafındaki bazı kadınlarla birlikte gizli bir geçitten kaçar. Altı gardaş ise prensi teslim alırlar. Böylece prenslerinin teslim olduğunu anlayan askerler ve kalede yaşayan diğer halk da teslim olmaktan başka çare bulamazlar. Sabah gün çıktığında Karamanoğulları komutanı da askerleri ile kalenin kapısına gelmiştir bile.
Bahsi geçen Işıg Dede ile ilgili bir mezarın varlığından bahsedilir. Erdemli'de Mergin mevkisindeki bir mezarın ona ait olduğu söylenmektedir. Hatta yakın tarihte yol çalışması yapan bir buldozer mezarı kaldırmak ister fakat mezara değen buldozerin bıçağının ikiye ayrıldığı söylenir. Yine o bölgede yaşayan bir teyzenin anlattığına göre mezardan alınan toprağın sütü yoğurda dönüştürdüğü söylenir. Bazen mezarda yeşil bir ışığın görüldüğünü de söyleyenler olmuştur. Yine hemen kayadan çıkan su pınarları olduğu gibi Taşgeçit köprüsü olarak bilinen eski bir köprü ve değirmen mevcuttur. Yedi gardaşın aslında Işıg Dede ile onun gardaşları olduğunu söyleyenler de vardır. Yedi gardaşın çıktığı söylenen ağaç kazıklar halen kayalıkta bulunmaktadır.
Kaynak Kişi: Ali Topal
Yer: Erdemli / Mersin
Görüşmeci: Deniz Karakurt
Ek bilgi: Yörede bilinen ve kimi farklarla kayda geçirilmiş olan bir efsane olmakla birlikte kaynak kişi Ali Topal tarafından aktarılan bu anlatı özgün yönler içermektedir. Her şeyden önce Işıg Dede adı en önemli farktır. Mersin – Silifke yöresinde (haritaya göre) Balandız’ın alt tarafı ile Taşucu’nun üstünde kalan bir bölgede Işık Dede Ormanı adlı bir alan vardır. Ayrıca Balandız’da Işık Dede Türbesi de bulunur. Bu iki isim arasındaki bağlantı dikkate değerdir ve ayrıca araştırılmalıdır. Işıg Dede mezarını yıkmak isteyen buldozerin ağzının kırılması yine günümüze dair bir halk inanışı motifidir (benzer söylentilere değişik yerlerde rastlanır). Ayrıntılı bir biçimde yer adlarına değinilmesi yine bu derlemenin belirgin bir özelliği olarak farkedilmektedir. (Deniz Karakurt)