Yer: Tayakadın Köyü – Arnavutköy / İstanbul (eskiden Çatalca’ya bağlı)

Kaynak Kişi: Halit Demir 

 

Padişah 2. Mahmud’un çocuklarına bakan Daya Hatun'a bu bölgede bir çiftlik tahsis edildiği rivayet ediliyor. Daya Hatun Çiftliği diye anılan yerin adının zamanla Tayahatun sonra da Tayakadın olarak anılmaya başlandığı söyleniyor. (Derlemeci notu: Taya/Daya sözcüğünün dadı anlamına geldiği bilgisi vardır.)

Şimdi mahalle konumunda olan köyün adına eski kayıtlarda "Daye Hatun" ve "Daye Kadın" olarak rastlanmaktadır. Tapu kayıtlarından, Daye Hatun Vakfına ait arazilerin var olduğu anlaşılmaktadır. Sadrazam (Koca) Mustafa Reşit Paşa'nın da Tayakadın Köyünde arazi satın aldığı kayıtlarda görülüyor. 

Tayakadın Köyünde ağırlıklı olarak Bulgar kökenli ahali yaşamıştır. Bulgaristan’ın 1908 yılında bağımsızlığını ilan etmesinin ardından Balkan Harbi öncesi oluşan göç dalgasıyla Şumnu, Aydos ve Petriş kasabalarından gelen Türkler buraya yerleşirler. Köydeki Bulgar nüfus da yaklaşık olarak aynı yıllarda Bulgaristan’a göçmüştür. Köye ilk gelenlerden günümüze kadar aktarılan bilgilere göre,  yolların kapanması nedeniyle Bulgarlar bir süre boyunca kendi vatanlarına dönememişler, Türklerle birlikte altı ay kadar birlikte yaşamışlardır. İlk gelenlerden eli silah tutanlar ise çok geçmeden Çanakkale ve daha sonra Güney Cephesine gönderilmek üzere askere alınmıştır. 

Bulgarlardan kalan ahşap binaların tamamı yıkılmıştır, günümüze kadar ulaşan yoktur. Çok azının temel kalıntılarına rastlanmaktadır. Eski yapılara ait izler bulunsa da köyün eski hali hakkında fikir vermekten uzaktır. Köydeki ayazma (şifalı su çeşmesi) ve diğer tarihi yapılar da maalesef yok olmuştur. Köyün ana yollarının parlak taşlarla döşeli halini, ayazmasını orta yaşın üzerindeki kişiler çok iyi hatırlamaktadır.

Köyde tescilli bir adet bina vardır. Köy arazisinde çok sayıda yüz yaşını aşmış meşe ve gürgen ağacı bulunmaktadır. Bu ağaçlar da koruma altında olmadıkları için bir süre sonra onlar da yok olup gideceklerdir. 

İkinci Dünya Savaşı döneminde Tayakadın Köyüne getirilen askeri birlikler uzun süre kalmışlar. Yaşı 60'ın üzerinde olanlar köydeki cephaneliğin taşındığı günleri net hatırlarlar. Cephanelik binalarının bazıları ve su kuyusu halen durmaktadır.

Köylüler 1950 yılında Türkköşe (Türkeşe) Çiftliğini satın alarak kendi aralarında paylaşmışlardır. Böylece köy bugünkü sınırlarına ulaşmıştır. Bu çiftliğin bulunduğu alan bugün yeni yerleşim alanına dönüşmüştür.

1980’li yıllara kadar köyde mangal kömürü üretilmiştir. Şimdiki Tayakadın - Arnavutköy güzergahından manda ve öküz arabalarıyla mangal kömürleri İstanbul’a taşınmıştır (1968 yılına kadar toprak yol vardı).

Köyün içinden geçen karayolu Tanzimat sonrası açılmıştır, bu yol 1940 yılında taş şose olarak yeniden yapılmıştır. Yolun yapımında yol vergisini nakdi olarak ödeyemeyen vatandaşların çalıştırıldığı da bilinmektedir. 

1960’lı yıllarda Tayakadın köyünden İstanbul’a göç olduysa da, 1980 yılı sonrası Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinden gelen göçlerle köyde hızlı bir nüfus artışı yaşanmış bunun sonucu kaçak yapılaşma üst düzeye çıkmıştır.

Eski köy camisinin karşısındaki tarihi “Gürler Çeşmesi” yapılan onarımla maalesef eski özelliğini tamamen yitirse de adına yakışır bir biçimde yaz-kış gürleyerek akmaktadır. Onarım adı altında çeşme adeta katledilmiştir. Bu yetmiyormuş gibi onarımı yapan kişi çeşmeye kendi adını yazdırarak büyük ayıp işlemiştir. Ama en büyük ayıbı buna göz yumanlar işlemiştir. Fakat daha sonra yapılan onarımla, çeşme yeniden inşa edilmiş eski tabelası yerine konmuştur. 

Tarım ve hayvancılık Tayakadın köylülerinin en önemli geçim kaynağıdır. Köy arazisi manda yetiştiriciliğine çok uygun olduğundan büyük baş hayvanların büyük bölümü mandadır. Manda sütü kaynatılıp birkaç saat bekletilirse üzerinde yarım parmak kaymak oluşur. Kaymağı aldıktan sonra inek sütü ile karıştırılan manda sütüyle yapılan yoğurdun lezzeti çok güzel olur. 1970’den 2000’li yılların başına kadar, Sarıyer’den Arnavutköy’e bağlı Yeniköy’e uzanan bölgede 630 kömür ocağı vardı. Ocaklar kapatıldıkça bunların çukurları yağmur ve yeraltı sularıyla doluyordu böylece oluşan çok sayıda gölet vardı ve hepsi de mandalara yaşam alanı olmuştu. Bunların çoğu sonradan hafriyatla dolduruldu maalesef. Köyde tamamen eski usulle inek yayıp sütünü sağanlar da var. İlkbahar aylarında inekler yeşil ot yediklerinden süt biraz sulu ve kokulu olabilir. Köylüler kendi ihtiyaçları için her türlü sebze ve meyveyi üretmektedirler. Köylülerin kendi ihtiyaçları için ürettikleri kuru fasulyenin lezzeti tartışılmaz. Köydeki piknik alanları daha çok dernek toplantıları için kiralanmaktadır. Arnavutköy - Tayakadın yolu üzerindeki orman içi piknik alanları hafta sonları çok fazla ziyaretçi çekmektedir. Çarpık yapılaşma her ne kadar görüntüyü bozduysa da kalan orman alanları insanı rahatlatmaktadır.

Tayakadın Köyünün komşusu olan (eski adıyla Terkos) Durusu Köyü ise İstanbul'un su ihtiyacını karşılayan Terkos Gölü (şimdiki adıyla Durugöl) yakınındadır.  

 

TAYAKADIN KÖYÜ VE CİVARINDAKİ BAZI TARİHİ YAPILAR

1) Dersaadet Su Şirketi Terkos Pompa Tesisleri

Tayakadın Köyü yakınında bulunan, yakın tarihin en önemli sanayi yapısı, Durusu (Terkos) köyünde Fransız Terkos Su Şirketi tarafından inşa edilen pompa istasyonu ve isale hattıdır. Durusu'da mekanik su pompalarının kuruluşu 1880’li yıllar kadar uzanır (Derlemeci notu: Tesis 1883’te çalıştırılmaya başlanmıştır). Bu tesisin yakın zamanlarda müze olarak ziyarete açılması beklenmektedir. Buhar basıncıyla tahrik edilen su pompaları mevcuttur. Şirket tarafından inşa edilmiş isale hattının galerileri vardır. Ayrıca hattın yer üstünde yapılmış bir numunesi bulunmaktadır. Bu numune kanal inşaat ustalarına fikir vermek amacıyla yapılmıştır.

İngiltere yapımı buhar tahrikli pompalar 1963 yılına kadar elektrik enerjisiyle çalışan pompalarla birlikte hizmet görmüştür. İngiltere'de imal edilen buhar makinasının aynısının 1911 yılında İngiltere - Amerika seferinde buz dağına çarparak batan Titanik gemisinde kullanıldığı söylentisi mevcuttur.

 

2) Roma Dönemi Su Yapıları 

Tayakadın Köyü arazisinin ve yakındaki ormanın içinde muhtemelen erken Roma döneminden kalma bazı su kemeri ve su yolu kalıntıları bulunmaktadır. Bu kalıntılar da kısa süre sonra yok olacaktır. Kalıntılar su yolu ve su kemerlerinden oluşur. Tayakadın Köyü Ormanı içinde yer alan iki adet tarihi su kemeri vardır. Bunların bir kısmı Kemer Deresi üzerindedir. Bu kemerler Kırklareli'ne bağlı Vize'den gelip İstanbul'a ulaşan hattın Roma Dönemi su yapılarıdır. Bu kemerlerle ilgili ben hiç bir bilgiye ulaşamadım. Bir bölümü Sarmaşıklı Kemer olarak bilinir. Bazı köylüler dışında gören olduğunu da sanmıyorum. Taş ve horasan harcı karışımı yapılmış olan bu su kanalları arazinin eğimine göre ilerlemektedir. Tayakadın Köyü arazisinde pek çok yerde izlenebilen bu yapılar çeşitli nedenlerle yok olmaktadır. Bin yıldan fazla süreyle ayakta kalabilen bu yapılar hiç olmazsa konunun uzmanları tarafından kayıt altına alınmalıdır. Bu su yollarının açıkta kalan bölümleri zaman içinde bitki örtüsü ve toprakla kapandığından, yerlerini tespit etmek zorlaşmaktadır. Bir süre sonra, yeni nesil bunların yerlerini hiç bilmeyecektir. Tayakadın Köyünden yaşı ellinin üzerinde olan çok az sayıda kişi bu su yollarını bilmektedir. Biz de ancak birkaç kalıntıya ulaşabildik. Bilinen kalıntıların pek çoğu bölgedeki yapılaşma nedeniyle kaybolmuştur. 

 

3) Karaburun Ve Yeniköy Sahilindeki Top Mevzileri  

Bu mevziler 2. Dünya Savaşında Karadeniz sahiline yapılacak muhtemel çıkarma harekatını engellemek amacıyla yapılmışlardır.

 

4) Üç Kuyular

Tayakadın Köyü Ormanı içinde yer alan kesme taştan kare biçimi inşa edilmiş üç adet kuyunun hangi amaçla kullanıldığına dair kesin bir bilgi yoktur. Diğer tarihi eserler gibi bu kuyular da define arayıcıları tarafından talan edilmiştir. Kuyuların asıl halinden geriye hiçbir şey kalmamıştır. Ancak bu gidişle kuyulardan da eser kalmayacak. Arnavutköy - Tayakadın yoluna yaklaşık 300 metre mesafede ormanın içinde yer alan bu kuyulara hayvan düşerse çıkamaz. Allah korusun insan hiç çıkamaz.

Bölgenin toprağından cam ham maddesi elde edildiğine dair rivayetler varsa da kesin bilgi değildir.

Bu kuyuların yüz yıldan fazla zamandır bilindiği kesin. Kuyuların orijinal hali kare şeklindeydi. Ne kadar derine indiği bilinmiyor. Bu kuyulara su dolmadığına göre tünel bağlantıları olabilir. Tayakadın köyü yerli halkı bu kuyuların eski halini bilir. 

 

Ek Bilgi:

Roma imparatoru Konstantin tarafından yaptırılmaya başlanan su yolunun sonraki hükümdarlar tarafından inşasının sürdürüldüğü düşünülmektedir. Kırklareli’nin Vize ilçesi yakınlarından başladığı ve yaklaşık 240 km. uzunluğa sahip olduğu tahmin edilmektedir. İsale hattı Tayakadın'a vardıktan sonra Edirnekapı'nın aşağısından Bizans’a (Eski İstanbul) ulaşmaktaydı. Hat üzerinde yarı yıkık durumda veya yalnız temelleri kalmış olan 40 kadar su kemeri tespit edilmiştir. Yaklaşık 1000 yıl boyunca aralıksız kullanılmış ve 12. Yüzyılda kaderine terkedilmiştir. (Deniz Karakurt)

 

Sonraki Yıllar

1. Köyün yakınına kurulan pervanelerle rüzgar enerjisinden elektrik üretimi yapıldığından Tayakadın Köyü “Pervaneli Köy” olarak da anılmaya başlanmıştır. Ancak bu pervanelerin çoğu İstanbul Havalimanının uçuş emniyetini olumsuz etkilediğinden 2019 yılında kaldırılmışlardır.

2. Fransız Su Şirketi tarafından inşa edilmiş galerilerin bir bölümü havalimanı inşaat sahasında kaldığından tarihe karışmıştır. 

3. Köyün yakınlarındaki tarihi su kemeri ve su yolu kalıntılarının büyük kısmı İstanbul Havalimanı inşaatıyla yok olmuştur.

4. İstanbul Havaalanı inşaatı sonrası mandaların yaşam alanı kalmadığından mandacılık yapan aile sayısı 3 e inmiş. 7-8 aile dışında artık hayvancılıkla uğraşanlar tamamen bırakmışlar bu işi. Eskiden en çok ekilen ürünler buğday ve mısır iken şimdilerde tarla bahçe ekip biçen kimse de neredeyse hiç kalmamış. Tarımsal etkinlik azalıp bitme noktasına gelmiştir.

5. Günümüzde yeni açılan havalimanına en yakın köylerden birisi olduğu için bu durum köyü doğrudan etkilemiş. Köy halkı artık kalabalıktan şikayetçiymiş, çünkü her tarafta yeni havalimanıyla alakalı araçlar, servisler bulunuyormuş. 

 

Not: Kaynak kişinin elinde bahsettiği yapılara dair pek çok fotoğraf bulunmaktadır.

 

Kaynak Kişi: Halit Demir

Tayakadın Köyü / İstanbul

 

Derleyen: Deniz Karakurt