Bazı yiyeceklerin adlarında kullanılan "yalancı" sözcüğünün "sahte" veya "taklit" kavramlarını karşıladığını görüyoruz. Ayrıca yemek dışında başka alanlarda buna benzer örneklere rastlıyoruz. Örneğin: Sivas yöresinde çocuklara verilen emzik için yalancı meme derler. Buna benzer kullanımları bir anlatım bozukluğu veya yanlış adlandırma olarak mı kabul edeceğiz ya da bir anlam kayması hatta mecaz bile olabilir deyip geçecek miyiz? 

 

Benim kendi yorumumla ulaştığım açıklamam şu şekilde. Yalancı olarak tanımlanan yiyecek veya nesnenin kendisi aldatıcı bir varlık olarak algılanıyor. Eski Türk halk inanışlarının bir sonucudur bu durum. Doğadaki varlıkların hatta cansız nesnelerin de bir anlamda bilincinin bulunduğuna yönelik bir algılayıştır. Aşağıda konuya dair bazı örnekler veriyorum.

 

Yalancı dolma

Yalancı mantı

Yalancı gurk (kuluçka)

Yalancı gebelik

Yalancı su böreği 

Yalancı gebelik

Yalancı baklava 

Yalancı bahar 

Yalancı selanik (örgü) 

Yalancı safran (bitki)

 

Marmaris'de "Yalancı Boğaz" denen bir coğrafi oluşum bulunur. Uzaktan bakıldıkda Ana Kara ile Nimara Ada'sının arası açık denizmiş gibi görünür. Halbuki denizin getirdiği toprak ve çakılların yarattığı ve uzaktan görünmeyen bir ince kara parçası burayı kapatır. (L. S.)

 

Gölhisar’da yalancı kelimesi "ç" ile söylenir (yalançı). Bu Yalançı aynı zamanda bir tatlı adıdır. Sıfat değil, bizzat isimdir. Yufka ince kesilir, ceviz kırıntısı dökülür, pekmezle şerbetlendirilir. Eskiden düğünlerin vazgeçilmez düğün tatlısıydı. Düğün yemeğinin son çanağı olarak gelir, gelişiyle kapışılması bir olur. Adı neden yalançı diye sordum; cevizli baklavanın taklidi sayılıyor olabilir, dediler. (M. Ş.)