Türkçe'nin en az kelimeyle konuşulan diller arasında olduğu iddia ediliyor. Ve bu olumsuz bir durum olarak algılattırılmaya çalışılıyor. Teknik olarak doğru gözükse de özünde hatalı bir yaklaşım bu.

Çünkü Türkçe yardımcı fiillerle değil eklerle işletilen bir dildir. Ayrıca aynı anlamı ekler sağladığı için zamirlere (ben, sen, o...) çoğu zaman ihtiyaç duyulmaz.

Yapabilirim.
İngilizce: i can do (it).

Yemiştim.
Almanca: ich hatte (es) gegessen.

En az iki veya üç kelime eksik.

Eğer kastedilen şey sözcük dağarcığı (kelime haznesi) ise bu durumda çözümleme dört husus dikkate alınarak yapılmalıdır.

1. Dilin kendi birikimi içerisinde yeterince sözcük var mıdır yok mudur? Örneğin eşanlamlı ve eşsesli olanların oranları (birincisi sayıyı artırır ikincisi azaltır) gibi durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Özetle sözlüklerde kayıtlı bulunan sayı nedir?
2. Dildeki birikim insanlar tarafından ne kadar kullanılmaktadır. Yani toplumun günlük yaşamdaki ortalama sözcük dağarcığı ne düzeydedir? Edebiyat eserlerine yansıyan ortalama ne kadardır?
3. Sözcük sayısı ne düzeyde dilin kendi olanakları ile ortaya çıkmıştır yani yabancı dillerden alınanlar hangi orandadır? Bunlar hesaplamaya katılacak mıdır?
4. Özel alanlarda sınırlı sayıda insan tarafından anlaşılan sözcükler hesaba katılacak mıdır? Örneğin tıp terimleri, mühendislik terimleri gibi...

Kişisel görüşüm günlük dilde az sayıda sözcük ile yetiniliyorsa bu Türkçe'nin yetersizliğinden veya zayıflığından değil, insanların okuma alışkanlıklarının az olmasından dolayı zihine yerleşen kavramların azlığı nedeniyledir. Ayrıca ilkokuldan başlayarak ders kitaplarında kullanılan farklı sözcüklerin sayısının eksikliği de başka bir etkendir. Bazı ülkelerde bu konuya büyük önem verilmekte ve ders kitaplarında en üst düzeyde sözcük çeşitliliği sağlanmaktadır.