Bu yazıda Türk mitolojisi araştırmalarında ve makale yazılırken dikkat edilmesi gereken hususlara dair yol göstermesi açısından aynı zamanda öneri niteliğinde sonuçlara bağlanan tespitlere yer verilmiştir. Çünkü bu alanda çok ciddi eksiklikler olduğu görülmektedir. Halk bilimi ve mitolojinin yöntemleri pozitif bilimlerden farklı olduğu gibi sosyal bilimler içerisindeki disiplinlerden de önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir.
Derleme kaynaklı sorunlar:
Halk bilimine ve mitolojiye dair çalışmalar temel olarak halkın içerisinde gerçekleştirilir (en azından başlangıç noktası orasıdır). Laboratuvar yoktur. Doğruluğunu ölçecek aletler mevcut değildir. Bilgiler halkın içinden derlenmiştir ve anlatan kişiler kimi zaman köylerdeki akademik birikimi olmayan hatta okuma yazması bile olmayan insanlardır. Üstelik derlemeleri yapanların (özellikle de geçmişte) önemli bir kısmı da akademisyen değildir. Derleyici derlemeyi yaparken yanında mıydık? Kendi mi uydurdu aceba? Olmayan birini mi kaynak gösterdi? gibi pek çok sorunun üzerine (başka bir ülkeden gelen) yabancı araştırmacı sorunu da eklenince konu içinden çıkılmaz derecede karmaşıklaşır. Bu bakış açısıyla tüm halk bilimi potansiyel uydurma verilerle dolu bir hale gelir. Hele de geçmişte seyyahların, tüccarların başka ülkelerde defterlerine yazdıkları veya dönüşte akıllarında kalanları anlattıkları bilgilerin bugün kesinleşmiş veri olarak kabul edildiği dikkate alınırsa... Neye, kime, hangi bilgiye ne kadar güvenilecek sorusu temel bir problem olarak ortaya çıkar.
Sözlüklere dair sorunlar:
1. Ülkemizde Türk mitolojisine dair sözlük sayısı çok azdır. Son yıllarda gösterilen ilgi üzerine birkaç sözlük basıldığı görülmektedir.
2. Sözlükler herhangi bir tez (iddia/sav) içermezler. Dolayısıyla bir sözlüğün bir tezi savunma amacı olması mümkün değildir, sadece toplanmış bilgiler aktarılır. “Sözlük” kavramının tanımı ve amacı bellidir. Sözlüğe alınan herhangi bir bilginin hangi kaynaktan alındığı sorusundan ötesine geçecek tartışmalar tamamen zaman kaybıdır.
İnternet ortamındaki sorunlar:
1. Türk halk bilimi ve Türk mitolojisine dair internette yeterli veri yoktur. Önemli kaynakların bir çoğu günümüzde basılı eserler içerisindedir.
2. Günümüzde maalesef internet üzerinden araştırma yapma ve orada bulunan sonuçlara güvenme alışkanlığı ortaya çıkmıştır. Oysaki klasik anlamda basılı kaynakların onbinde biri bile internette bütünsel olarak erişime açık değildir. İstatistik verilere göre kütüphanelerdeki eserlerin sadece binde biri doğrudan (alıntı) veya dolaylı (atıf) yoluyla internet ortamına katkı sağlayabilmiştir. Ancak ilginçtir ki insanların önemli bir kısmı dijital ortamdaki veri kaynaklarının hacminin, klasik anlamda (elimize alarak okuduğumuz) kitapları geçtiğini sanmaktadır. Oysa ki durum bunun tam tersidir. Yani günümüz teknolojisinin ulaştığı seviyede bile kütüphanelerdeki bilgi birikimi binlerce kat daha fazladır ve nitelikli bir araştırma yapabilmek için kütüphaneye gitmek veya şahsi kitaplığa girmek gerekir. İnternette bulunamayışı veya sadece bir ya da iki kişinin elindeki basılı kaynaklar arasında bulamayışı herhangi bir kaynaktaki bilgiler için doğrulanamıyor demek için yeterli değildir.
Ansiklopedi siteleri içerisindeki hususlar:
1. Konuya hakim olmayan kişilerin bu konuda uzmanlığa sahip olanlardan mutlaka yardım talep etmesi daha doğru bir yol olacaktır. Türk mitolojisi (genel olarak da mitoloji) basite indirgenecek veya hafife alınacak bir alan değildir. Örneğin tıp konusunda her bilimsel kitaptaki bilgiyi herkesin eğitimsiz olarak anlaması nasıl mümkün değilse bu durum mitoloji için de geçeridir.
2. Özellikle mitoloji alanında belirginleşen bir biçimde "kayda değerlik ölçüsü"nün bilimselliği sorgulama hakkı olduğu sanılmaktadır. Bilimselliğin tartışılması konusu akademik camianın inisiyatifinde bulunmaktadır. Bunun çözüme kavuşturulacağı alan da ansiklopedi sitelerinin tartışma sayfaları değildir. Ansiklopedik bilgi oluşturulurken eserlerin bilimsellik sorgulamasının ve kitapları yazan kişilerin yeterliliğinin sorgulanması değildir istenen şey. Çünkü sorgulayan kişilerin de yeterli olup olmadığı bilinebilir değildir, gerçek isimlerin kullanılmadığı bir platformda bu mesele tamamen karmaşık bir duruma dönüşmektedir. Yapılması gereken şey Kayda Değerlik kriterlerinin doğru belirlenmesi ve doğru anlaşılmasıdır.
3. Herhangi bir kaynağın içerisindeki doğrulanamayan birkaç örnek bulunarak; "kurgusal", "uydurulmuş" gibi kişisel yorumları “nesnel bir veriymiş gibi” sunmak doğru bir yaklaşım değildir. Doğrulanamayan veri, doğrulanamamış demektir hepsi bu kadardır. İleride başkaları tarafından doğrulanabilme ihtimali olduğunu unutmamak gerekir. Çünkü doğrulama tahminle veya yorumla değil kaynak bularak gerçekleştirilir. Ancak yine de bu gibi durumlarda temkinli yaklaşmak doğru bir tercih olacaktır.


