Kaynak Kişi: Halit Demir
Yer: Tayakadın Köyü – Arnavutköy / İstanbul (eskiden Çatalca’ya bağlı)
Terkos köyünün ismi 1980 yılında “Durusu” olarak değiştirilmiştir. Bu köy ve göl hakkında kısa bilgi verirsek… Roma ve Bizans dönemlerinde, Terkos bir iç kale ve liman olarak kullanılmıştır. Kaleiçi mevkiinde gölün sıfır kotlarında kale duvarlarında hala eski limanın kalıntıları görülmektedir. Terkos Kalesi önemli bir manastır ve kilise olarak Roma ve Bizans dönemlerinde bir uç karakol gibi görev yapmıştır.
Roma döneminden kalma sur ve liman kalıntıları Terkos gölünün oluşumuna da ışık tutmaktadır. Kumulların oluşturduğu bent ile Terkos körfezi denizden ayrılarak göl oluşmuştur. Istıranca dağlarından gelen derelerin suyu gölün suyunu zamanla tatlı su haline dönüştürmüştür. Göl yüzeyinin giderek küçülmesine neden olan kumulların daha fazla ilerlemesini önlemek için 60’lı yıllarda kumullar toprakla kaplanıp ağaçlandırılmıştır. Bugün göl ile deniz arasında 1-3 kilometre genişliğinde, 25-30 kilometre uzunluğunda bir orman oluşmuştur. Bu ormana insan eli değmediğinden bu alanda her türlü yabani hayvandan oluşan vahşi bir hayat hüküm sürmektedir. Yüzerek bu bölgeye geçen evcil hayvanlar burada yabanileşmiştir.
Terkos ile Karaburun köyü arasında, su pompalarına kömür taşımak amacıyla kurulmuş olan dekovil ray hattı 1975 yılına kadar çalıştı. 1967 yılında kömürle çalışan makineler devre dışı kaldığından, dekovil hattıyla yaz aylarında Karaburun plajına insan taşınıyordu ve son derece nostaljik bir hali vardı. Çocukluğumuzda bu trenle (biz tren olarak adlandırıyorduk) çok seyahat ettik. Daha sonra lokomotif çürümeye terk edildi ve raylar söküldü. Rayların geçtiği yaklaşık 5 kilometre uzunluğundaki arazi İSKİ Genel Müdürlüğü adına tescilliydi. Hattın geçtiği bu parsel de diğerleri gibi kadastro çalışmasıyla maalesef tarihe karıştı. En son olarak yok edilen bu hat keşke bu hat korunabilseydi.
İstanbul’da, Ağaçlı civarındaki madenlerden çıkan kömürün Silahtarağa Elektirik Santraline taşınması için oluşturulmuş dekovil hattı da aynı akıbete uğramıştır. Bugün bu hatların resimlerine bakarak geçmişi hatırlamaktayız.
İstanbul’un taşrası diyebileceğimiz yerlerdeki tarihi eserler maalesef çok az bilinmekte olduğundan korunmayıp kaderlerine terkedilmekte ya da tahrip edilerek nihayetinde yokolmaktadırlar.
Fransızlar tarafından yapılan tesis 1883 yılında çalıştırıldı. 1885 yılında Terkos Pompa İstasyonu, 600 mm çapında döküm boru iletim hattı, 37 km kargir galeri hattı, filtre tesisleri, şehir su şebekesi ve semt havuzları tamamlanarak şehre ilk basınçlı su verilmeye başlandı. Pınarbaşı tepesine kadar 600 mm döküm boru ile pompalanan su buradan Kağıthane’ye kadar kendi cazibesiyle beton galeri içinden akmakta buradan şehre dağıtılmaktaydı.
İstanbul’a Terkos Gölü’nden basınçlı su verilmeye başlanması ile birlikte şehrin alt yapı gelişmeleri yaşaması aynı döneme rastlar. Bu dönemde ulaşım, elektrik, havagazı gibi altyapı konularında İstanbul’da Avrupa şehirlerine benzer bir gelişme yaşanmıştır.
1935-1936 yıllarında sisteme yeni buharlı pompalar alınması düşünülmüş, makine ve kazan daireleri ile baca inşaatına başlanılmıştır. Hathron Davey markalı makine ve kazanlar İngiltere’den satın alınarak 1938 yılında montaj işi tamamlanmış ve yeni ünite devreye alınmıştır. Eski bacanın yetersiz olduğu görülünce 1954 yılında yeni beton baca inşa edilmiştir. Hathron Davey ile birlikte diğer buharlı pompalar 1967 yılına kadar çalıştırılmıştır. Bu makinenin bir eşinin batan Titanik gemisinde de kullanıldığı söylenmektedir. Devasa büyüklükteki bu makinelerin İstanbul’a gemi ile gelen parçaları beş çift mandanın çektiği arabalarla İstanbul’dan Terkos’a taşındığı rivayet olunur.
Terkos’da 1928 yılında buhar enerjisinden yararlanılarak kurulan elektrik tesisleri de Türkiye’deki elektrik üretim ünitelerinin ilk örneklerindendir. Üretilen elektrik enerjisi tesislerde ve Terkos köyünde kullanılmıştır.
Çatalca Muharebeleri hakkında yazılan kitaplardan edindiğimiz bilgilere göre, Balkan Harbinde Çatalca bölgesindeki su kaynakları işgalci askerlerin eline geçmesine rağmen su şirketi çalışmasına devam etmiştir. Türk kuvvetleri de, güvenli olduğu için su ihtiyaçlarını Terkos gölünden temin etmişlerdir.
Sonraki Yıllar:
1. Durusu (Terkos) Köyündeki tarihi tesisler İSKİ Genel Müdürlüğünce 2010 yılında müze olarak düzenlenmiş ancak her nedense bu güne kadar halkın ziyaretine açılmamıştır. Terkos pompa tesisleri ülkemizin ilk buharlı pompa istasyonu olması itibarıyla bugün bir teknoloji müzesi niteliğindedir. Bu müze uzun zamandır atıl vaziyette beklemektedir.
2. Pınarbaşı'ndaki, su basıncını dengeleyen denge bacası, rezerv su deposu gibi tesislerin yer aldığı yapılar 2000 yılından sonra parçalanarak söküldü. Bana göre bu tesisler de tam bir sanat yapılarıydı. Bu tesislerin yakın çekim fotoğrafları arşivlerde inşallah bulunabilir. Beton galeri ve tesislerin olduğu yerde şimdi İstanbul Havaalanı var. Kemerburgaz tarafında beton galeri halen yer yer mevcuttur.
Kaynak Kişi: Halit Demir (Tayakadın Köyü / İstanbul)
Derleyen: Deniz Karakurt


