İnceleme - Sivas'ın Şarkışla İlçesine Bağlı Akçakışla Köyü
Derleyen: Deniz Karakurt
Tarihçe
1574 tarihli "Defter-i Mufassal-ı Liva-i Sivas" adlı Osmanlı devleti kayıt kütüğünde köyden "Ağca-Kışla" olarak bahsedilmektedir. Ayrıca bu kayıtta köyün diğer adı “Yellü Dere” olarak anılmaktadır. (Günümüzde Akçakışla köyünün dışında kalan ve yöre halkı tarafından “Yelli” olarak bilinen bir mevki vardır.) 1899 (Hicri 1314) yılında çevre köyler kendisine bağlanarak nahiye (bucak) yapılmıştır. Nahiye binası olarak inşa edilen binaya nahiye müdürü atanmıştır. Bu taş yapı daha sonraları karakol olarak ve 1990'lı yıllarda ise belediye binası olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise bakımsız bir durumdadır.
Adının kökeni
Akçakışla (yörede bilinen eski adıyla Ağcakışla) köyünün isminin Akça/Ağca (beyaz renkli) ve Kışla (kışın kalınan yer) sözcüklerinden oluştuğu görülmektedir. Gerçekten de köy ahalisinin geçmiş dönemlerde topluca yazları bugün Karlıyurt adıyla bilinen yaylaya çıkmakta kışları ise buraya geri dönmekte olduğu bilinmektedir. Günümüzde de dahi bu gelenek azalarak da olsa devam etmektedir. Köyün kuruluşuna dair Ağ Kayalar efsanesi derlenerek yazıya geçirilmiştir. Özet olarak erkek evladı olmadığı için kızını bir erkek gibi yetiştiren Ağca Bey’in tüm çabalarına rağmen kız bir çobana aşık olur. Bir buluşmalarında karanlıkta çobanın kavalının sesine doğru giden kız, rüzgarın etkisinden dolayı sesin yönünü karıştırır ve Ak Kayalar’dan ırmağa düşerek ölür. Köyün arka tarafında, 4-5 km kadar dışarıda Ağ Kayalar adı verilen ve gerçekten beyaz renkli büyük bir kayalık alan vardır. Kaldırak çayında kızın öldüğü düşünülen derin yerlere “Sultanın Gölü” veya “Sultanın Bendi” denilmiştir. Günümüzde pek çok kimse bu adın nereden kaynaklandığını unutmuştur.
Yine yakınlarda Ağca Meşe adı verilen bir bölgenin veya kutlu bir ağacın varlığına dair bilgiler olsa da böyle bir yer ve böyle bir ağaç tam olarak tespit edilememiştir. Belki de bahsi geçen ağaç bir sebepten ötürü yok olup yitip gitmiştir, yeri de unutulmuştur.
Bir başka görüş ise şu şekildedir. Köye adını veren Ağ Kayalar'ın önünden akan Kaldırak Çayı uzun bir vadinin içerisinde yer almaktadır. Eski söylenişi ile "Ağcakışla" köyü ahalisinin ilk mensuplarının bu vadiye yerleşmesi yaklaşık 250 - 300 yıl öncesine kadar dayanmaktadır. Köyün civarındaki bölge o yıllarda sık bir ormanla kaplı olan yeşil bir alandır. Zamanın padişahı olan 4. Murat İran üzerine gerçekleştirdiği Bağdat seferi esnasında Şarkışla ilçesini askeri bir konaklama merkezi (kışla) olarak kullanmıştır. Orduya ait hayvanların bahar geldiğinde otlatılmasına uygun yerlere yakın olması nedeniyle de Ağ Kayalar bölgesini yine kışla (kışın konaklanan alan) olarak tercih etmiştir. 1899 (Hicri 1314) tarihinde nahiye (bucak) merkezi olmuştur ve çevre köyler kendisine bağlanmıştır. O yıllarda nahiye binası olarak inşa edilen taş yapı daha sonraları karakol, belediye binası ve okul olarak da kullanılmıştır. Bucağın ismi daha sonra il encümeni tarafından "Akçakışla" olarak düzeltilmiştir.
Kaldırak özü
Köy bu ırmağın aktığı vadinin çevresinde kurulmuştur. Yörede “Öz” adıyla bilinir ve böyle tanımlanır (örneğin, “Öze çamaşır yumaya gitti”). Akdağların gerisinde iki kol halinde doğar. Daha küçük olan ilk kol Emlek Kale tarafından, büyük olan ise Yahyalı tarafından gelir. Kollar Alaman köyü yakınındaki Alaman Çermiği önünde birleşirler. Akçakışla’yı geçtikten sonra Kaldırak özü Bozkurt Köyü yakınlarında ise Kızılırmak’a kavuşur. Vadi boyunca köyü tam ortadan ikiye bölen akarsuyun üzerinde beton bir köprü vardır. Köyün içindeki bu köprünün yerinde daha eski dönemlerde tahta bir köprü bulunduğu ve büyük bir selde yıkıldığı anlatılır. Onun yerine de taş köprü yapılmış, o da yıkıldıktan sonra şimdiki beton köprü inşa edilmiştir. 1957 yılında gelen büyük sel tahta köprüyü yıktıktan sonra okula dolarak harap etmiş, evlerin çatılarına dek yükselmiştir. Seli daha önce gören yukarıdaki Alaman köyünden bir atlı salınmış ancak sel köye haberciden daha önce ulaşmıştır.
Karlıyurt Yaylası
Köy halkı 15 - 20 yıl öncesine kadar yaz aylarında hep birlikte yaklaşık 30 - 35 km (günümüzde araçla 45 dakika kadar) uzaklıkta bulunan Karlıyurt Yaylası'na çıkmaktaydılar. Bu uygulamanın en azından 300 yıldır sürdüğü düşünülmektedir. Geçmişte kağnılar ve at arabaları ile 6-8 saatte gidilen yaylada çadırlar kurulmaktaydı. Günümüzde ise küçük evler inşa edilmiştir ancak her yıl yaylaya çıkan insan sayısı gittikçe az almaktadır, zaten köyden kente göç nedeniyle nüfus da hızla düşmektedir, kalanlar içerisindeki gençlerin oranı da hayli düşüktür. Hayvan sürüleri ise ve Temmuz ayı içerisinde genelde birkaç gün önceden götürülmekteydi ve yaylaya çıkış dönemi köy halkına sesli ilanla bir hafta önce bildirilirdi, daha önce çıkmak ve dönüşten sonra daha fazla kalmak da yasaktı.
Belediye
31 Aralık 1991 tarihinde Belediye kurulmuştur. Eski nahiye binası olarak inşa edilen yapıyı kullanmışlardır. Köyün nüfusunun 2000 kişinin altına düşmesi nedeniyle 2013 yılında Belediye kapatılmıştır. Belediye binası ise bir süre ortaokul olarak kullanılmıştır. Günümüzde kapısı kilitli olarak durmaktadır.
Emin Kuzucular
Öğretmen ve halk kültürü araştırmacısıdır. Kanak (günümüzde Konakyazı) köyü ve kendi köyü olan Akçakışla’da öğretmenlik yaptığı dönem boyunca Şarkışla yöresinde efsaneler ve yöresel kültür başta olmak üzere pek çok derleme yapmıştır. Bu derlemeler Sivas Folkloru ve Türk Folkloru dergilerinde yayınlanmıştır.
Aşık Yoksul
Asıl adı Mustafa Soylu’dur. "Yoksul" mahlası ile şiirler yazmıştır. 1941 Akçakışla doğumludur. Şiirleri derlenmiştir. Saz çalmaz, ancak şiirlerini bulunduğu ortamlarda okur. Şiirleri Deniz Karakurt tarafından derlenmiştir.
Halk inanışları
Hızır, alkarısı, kutsal ormanlar ve ağaçlar, nazar, el verme (nazarı tedavi etmedeki yeteneği başkasına devretme) gibi inanışlar yaygındır. Büyük Oda adı verilen bir evin geçmişte kutlu olduğu ancak buranın bakımsızlığı nedeniyle kutsallığını sonradan yitirdiği de anlatılmaktadır.


