Tatarca’dan Çeviren: Deniz Karakurt

Tatar mitolojisinde en yaygın karakter Şürele’dir. Onunla ilgili mitler, efsaneler ve söylentiler Başkurdistan'ın her yerine yayılmıştır. Aşağıda bu tür folklor eserlerini toplamaya karar verdik. Hepsi Başkurdistan Devlet Üniversitesi – Tatar Filolojisi ve Medeniyeti bölümünün folklor arşivinde saklanıyor.

1. Şürele, köyü nasıl lanetledi?

Karayar köyünden bir adam (агай / agay) atının ayağını bağlayıp tarlaya salar. Bir sabah atını almaya gittiğinde at terden sırılsıklamdır. Bu durum adamın kafasını tamamen karıştırır. Üstelik bütün gün boyunca tarlada saban sürmesi gerekmektedir. Bu durum ertesi gün de tekrarlanır.

Adamın aklına büyüklerin sözleri gelir. "Bekle biraz," der adam, "merak ediyorum kendisini". Adam atının sırtına reçine (сумала / sumala) sürmeye karar verir. Ertesi sabah atını almak için kapının önüne çıkar.

Birisi; "Hey, kapıyı aç, atını geri getiriyorum" diye bağırmaktadır. Gidip kapıyı açtığında ne görsün? Atın üzerinde bir Şürele (Шүрәле) oturmaktadır. Reçineye yapışıp kalmıştır.

Kalabalık toplanır. Şüreleye balta ile vurmaya başlarlar. Döverek onu öldürebilirdi ama Şürelenin kanının bir damlası çok daha fazla kişiyi yaralayabilirdi. Şürelenin sürekli sağa sola sıçradığı söylenir. Sonra ağlamaya başlar:

"Köyünüzde altıdan fazla ev olmasın" der ve "Tanrım" (Ходаем / Hodayem) diye bağırıp lanet okuyarak "Kıble Dağı"na (Кыйбла тау / Kıybla taw) doğru çıkar. Bu nedenle o günden beri köyün altı yedi evi geçmediği söyleniyor.

Derleme Bilgisi: Başkurdistan'ın Karaidel (Караидел) bölgesinin Karayar (Караяр) köyünden derleme. Möhammet Zakirov (Мөхәммәт Закиров) tarafından 1973 yılında Karaidel ilçesinin Bagazi / Багазы köyünde; 1908 doğumlu Gaynifruz Zakirova'dan (Гайнифруз Закирова) derlenerek yazılmıştır.

2. Şüreleyi nasıl kandırmak gerekir?

Bir gün, kızlar birlikte ormana çilek toplamaya gitmişler. Hava çok sıcakmış. Ormanda uzun süre dolaşıp, sepetlerini çileklerle doldurmuşlar. Sıcaklıktan ve terden boğazları kurumuş. O zaman bir kız yakında bir göl olduğunu söylemiş. Su içmek için göle gitmişler. Yolda yürürken, aniden erkek sesi duymuşlar. Kızlar önce korkmuş, etrafa bakıp kimseyi göremeyince tekrar yola devam etmişler. Kısa süre sonra bir şeyler hissetmişler, çünkü oldukça uzun süredir yürümelerine rağmen göl yolunu bulamamışlar, ormanın ise ucu bucağı görünmüyormuş. Göle çoktan varmaları gerektiği halde yine de orta yokmuş. Derken dönüp baktıkça, hareket etmelerine rağmen aynı yerde durduklarını görmüşler.

Kendilerini Şürelenin kandırdığını anlayınca, kızlar çok korkmuşlar. Yeniden etrafa bakarak yolu bulmuş gibi olmuşlar. Uzun süre yürüdükten sonra bakmışlar ki yine de eski yerlerinde duruyorlar. Çok uzun süre aynı çevrede dönüp dolaşmışlar. Korkup ağlamaya başlamışlar. En sonunda, birisinin aklına gelir: bütün giysilerini çıkarıp, ters giyinir, ayakkabılarını da değiştirir - solunu sağ ayağına, sağını sol ayağına giyer. Bunları giyip bitirince, bakarlar ki - tam yolun kenarında duruyorlar. Şürele, giysisini ters giyen kızdan korkup, onlara yollarını şaşırtmaktan vazgeçmiş, derler.

Derleme Bilgisi: 1915 yılında Ufa eyaleti Sterletamak / Стәрлетамак ilçesi Mirkätle / Миркәтле bucağı Tolbazı / Толбазы köyünde -şimdiki Avırgazı / Авыргазы ilçesi- Mihail Vasilyev (Михаил Васильев) tarafından kaydedilmiştir.

3. Şürele Dağı

Bu dağ köyden çok uzaktadır. Kapkaradır ve yalnızca zirvesi görünür. Dağın kuzeydoğusu sık bir ormanlık alandır. Hiç kimse oradan geçemez. Güneyi tamamen çıplak, kayalık ve dağlıktır. O taraftan aşağı inmenin yolu yoktur. Bu nedenle eski insanlar dağda Şürele halkının yaşadığına inanmışlar ve buraya "Şürele Dağı" (“Шүрәле Тавы” / Şürəle Tavı ) adını vermişler.

Derleme Bilgisi: 1998 yılında Uçalı / Учалы ilçesinin Ahun / Ахун köyünde öğretmen olan Zilia Ehmetova'dan (Зилия Әхмәтова) öğrenci Mileyşe Megesumova (Миләүшә Мәгәсүмова) tarafından derlenmiştir.

4. Şürele Yappar

Bir gün böyle Möhemmetdin dede ile sohbet ediyorduk.

– Biliyor musun, evladım, neden bazen bize “Şüreliler” ya da “Şürele Yappar” (“Шүрәле Яппар”) derler?

Köye bizim yaşlılarımız gelip yerleşmişler. Her akşam köy halkı atlarını gecelesinler diye tarlaya gönderirlermiş. Ama benim yaşlı babamın atları hep ter içinde, sırılsıklam geri gelirlermiş. Yaşlı babam atları farklı biçimlerde yemlemeyi denemiş ama yine de atlar hep terli dönmüşler. Bir gün yaşlı babam, atlarını reçine ile boyamış. Sabah ne görsün, atlar haykırarak [ажгырышып / ajgırışıp – baştan çıkmış olarak; kişneyerek] geri dönüyormuş. Yaşlı adam, kapıyı açmaya ancak yetişebilmiş. Kapı önüne gelen atlar ne yapacaklarını bilememişler. Daha dikkatlice bakınca, ne görsün, atın üzerinde bir Şürele kızı oturuyordu, diyor. Saçları dağınık, alnında boynuz, çok çirkin tenli, büyük memeliydi, diyor. Yaşlı adam, sopayı tutmuş ve onu “ağırlamaya” başlamış! “Ah yalvarırım, lütfen bırak, yanlışlıkla yaptım, bir daha rahatsız etmeyeceğim, başkalarına da binmem,” demiş Şürele kızı. Yaşlı babam yine de “ağırlıyormuş.” O kaçıp kurtuldu, diyor, ve bir daha bu taraflarda görünmemiş. Atlar da bir daha öyle terli dönmemişler. İşte o günden beri bize “Şüreliler” derler.

Derleme Bilgisi: 1973 yılında D. Zinnurov (Д. Зиннуров) tarafından Nuriman / Нуриман [Нәриман / Neriman] ilçesinin Kızılyar / Кызыляр köyünde 1901 doğumlu Möhemmetcan Gazizov’dan (Мөхәммәтҗан Газизов) derlenmiştir.

***

Hazırlayan: İldus Fazletdinov (Илдус Фазлетдинов)
Gazetede Yazan: Göliya Mögallimova (Гөлия Мөгаллимова)
Kaynak: Kızıl-tan (Кызыл-таң) web sitesi; Tarih: 29 Mayıs 2022; “Шүрәлеләр иле / Şürälelär ile” – “Şüreleler yurdu” başlıklı yazı.

Tatarca’dan Çeviren: Deniz Karakurt