KARAGÖL KÖYÜ

Derleme Tutanağı

Kaynak Kişi: Abidin Tatlıpınar
Mesleği: Avukat

Derleyen: Deniz Karakurt

Karagöl köyü Sivas’ın Ulaş ilçesine bağlıdır. Ulaş’a uzaklığı 38 km Sivas’a uzaklığı ise 70 km’dir. Ulaşım demiryolu ve karayolu ile sağlanmaktadır. Köyün ulaşımında 1990’lü yıllara kadar önemli bir yere sahip olan demiryolu 1 Kasım 1936 da işletmeye açılmıştır. Karagöl İstasyonu köyün güneyinde ve köye yaklaşık 3.5 km mesafededir.

Nüfus

1970’de 109 hane ve 584 nüfusa sahip olan köyün nüfusu yaşanan iç ve dış göçler sonucu oldukça azalmıştır. 2012 yılı itibarı ile nüfus 90 kişi civarında olup yaz aylarında artmaktadır. Son yıllarda kentlerde yaşayan pek çok kişi yaz aylarını köyde geçirmek için eski evlerini onarmakta ya da yeni evler yapmaktadırlar. Bu nedenle köyde Sosyete Mahallesi denilen yeni bir mahalle bile oluşmuştur.

Köyden şehre göç ise 1960’lı yıllarda başlamıştır. Bu yıllarda köyün erkekleri mevsimlik olarak İstanbul'a gitmişler, İstanbul'da biraz para biriktirdikten sonra da köye dönmüşlerdir. Bu tarihlerde gidenler Karaköy'de ki Abed Han gibi hanlarda kalmışlar, han odalarının temizliği ve hamallık gibi işler yapmışlardır. Asıl kapsamlı ve kalıcı göçler ise 1970’li yılların ikinci yarısında başlamış 1980’lerin ikinci yarısında sona ermiştir. 2000’li yıllardan sonra ise yeniden köyden kente göç gerçekleşmiştir.

Coğrafya

Yüzölçümü itibariyle bölgenin en büyük köylerinden biri olan Karagöl köyünün kuzeyinde Yeşildiyar mezrası (İtkıran); kuzey doğusunda Güneşli köyü (Mustohasso); güney doğusunda Kürkçü ve Boğaz (Köroğlu) köyleri; güneyinde Soğukpınar köyü (Mamaş); güney batısında Kertme Karacaören köyü (Eskiköy); batısında ise Şenyurt köyü (Kertme) yer almaktadır.

Köyün doğusunda Yılanlı Dağı (2600 m); batısında Tecer Dağı (2339 m); kuzeyinde Gürlevik Dağı (2688 m); güneyinde Çatal Dağı (2184 m) ve Yaycı Dağı (2175 m) bulunmaktadır.

Köyün çevresinde Karagöl, Tepegöl, Aygır gölü ve Kamışlı gölü yer almaktadır. Bu göller İtkıran Fayı üzerinde oluşmuş tipik fay gölleridir. Köyün hemen alt tarafında yer alan ve köye de ismini veren Karagöl, diğer göllerden mevsimlik olması ve genişliği bakımından farklılık göstermektedir. Göl tabanındaki çayırlar koyu yeşil - siyaha yakın bir görünüm aldığı için bu alan Kara Göl olarak adlandırılmıştır. Karanlık Dere’nin kaynak alanını oluşturan Kara Göl, 1400 m uzunluğunda, 670 m genişliğinde ve yaklaşık 830.000 m2 alana sahip büyük bir göldür. Göl suları dış drenaja bağlanmış olmasının da etkisiyle yaz başlarında kurumaktadır. Ancak, yağışlı mevsimde göl tabanında çok sınırlı alanlar bataklık halini almaktadır. Göl tabanı tamamen çayırlarla kaplıdır. Karagöl’ün güney batısında yer alan Aygır gölü; 3-5 m derinliğinde, 350 m çapında 110.000 m2 alana sahiptir. Kamışlı gölü ise Aygır gölünün doğusunda Koğalı (Kovalı) denen bölgede 3-5 m derinliğinde, 100 m çapında ve 14.000 m2’lik alan kaplamaktadır. Kamışlı gölü, adını çevresinde boyları 1-2 m’yi bulan kamış ve sazlardan almıştır. Karagöl’ün kuzeyinde yer alan Tepegöl 1900 m yükseltilerinde derinliği 100 m’yi bulan bir çanak içerisinde yer almaktadır. Göl, ortalama 5 m derinliğinde, 300 m uzunluk ve 200 m genişliğinde olup 43.000 m2’lik alan kaplamaktadır. Tepegöl’ün oluşumu kısaca şöyledir: volkanik bir patlama sonucu krater oluşmuştur. Bu kraterin içinin su ile dolmasıyla da Tepegöl meydana gelmiştir. İlk patlamadan daha sonraki bir zamanda ikinci bir volkanik patlama meydana gelmiş ve gölün hemen yanında, bu göle göre daha yüksekte ve daha küçük ikinci bir krater oluşmuş ancak burası göle dönüşmemiştir.

İklim

Köyde tipik karasal iklim koşulları vardır. Kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak olur. Bölgede kar yağışı kasım ayı gibi başlar ve bu kar ancak ilkbaharda kalkar. Yazın gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkı oldukça yüksektir. Bu nedenle yaz aylarında tatil amaçlı köye gideceklerin, akşamları giymek üzere yanlarında kazak/hırka gibi giysiler bulundurmaları gerekir.

Ekonomi

Köyün geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır. Ayrıca özelikle 1950’lerden sonra köyden pek çok kişi demiryolunda işçi olarak da çalışmıştır.

Kültür

Köyde Kürtçenin Kurmancı lehçesi konuşulur, genç kuşaklar ise sadece Türkçe konuşabilmektedir.

Tarih

Köyün kurucusu Canbeg Aşiretine mensup Bünyat oğlu Yusuf (Üse Bınet) olmuştur. Kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1800'lü yılların ilk çeyreği olduğu sanılmaktadır. Köy 1865 yılında nahiye yapılmış, 1865-1901 yılları arasında Sivas Sancağına, 1901 yılında itibaren Kangal Kazasına bağlanmıştır. Daha sonraki yıllarda ise tekrar köy olarak Kangal’ın Kavak Bucağına bağlanmıştır. Ulaş’ın 1990 yılında ilçe olması ile birlikte Ulaş İlçesine bağlanmıştır.

Çok değil bundan 132 yıl önce yani 1880’lerde Karagöl, Sivas Sancağına bağlı 9 köyden oluşan toplam nüfusu 2017 kişi olan bir Nahiye merkezi idi. O tarihlerdeki müdürü Gül Ağa olarak bilinen kişi Tornik / Korubaşı köyündendir, azaların hangi köy ya da köylerden olduğunu ise bilmiyoruz. Gül Ağa’dan sonra Kertme / Şenyurt Köyünden Ali Osman’ın Nahiye Müdürü olduğunu sanıyoruz. Ancak Ali Osman’ın Nahiye Müdürlüğü yazılı kaynaklarla teyit edilememiştir. 1903 yılına geldiğimizde ise Kangal Kazasına bağlanan Karagöl Nahiyesinin Nahiye Müdürü köyümüzden “İsmali Fate” olarak bilinen İsmail (Binici) olmuştur. 1907 tarihli Sivas Vilayet salnamesinde ise Karagöl'ün Kangal Kazasının nahiyesi olarak yer almadığını görüyoruz.

Köyün ilkokulu 1956 yılında eğitime başlamış 2002 yılında ise öğrenci yetersizliğinden kapanmıştır. Günümüzde okul binası 2012 yılında onarılarak köy konağı olarak yeniden hizmete açılmıştır.

Köye Elektrik 1986 yılında telefon 1996 yılında getirilmiştir.

Karagöl Köyünün Kurucusu Ûs-Ê Bınêt İsmi Üzerine

Karagöl (Qêrêgol) köyünün kurucusu Ûs-ê Bınêt genellikle Yusuf Bünyat olarak anılmaktadır (ki bu şekildeki bir isimlendirmenin doğru olmadığını düşünüyorum). Çünkü; Yusuf Bünyat şeklindeki söyleyiş ile adı Yusuf, soyadı Bünyat olan bir kişi algısı oluşuyor ki bu gerçek değil. Çünkü 1934 yılında kabul edilen Soyadı Kanunu kadar ve tabii ki Ûs-ê Binêt'in yaşadığı yıllarda soyadı yoktu. Özellikle resmi işlemler esnasında kişinin adının yanına baba adı, memleketi vs. yazılarak kişi belirleniyordu. Dolayısı ile 'Bünyat' bugünkü anlamda bir soyadı değildir. Esasen Kürtçe olan Ûs-ê Binêt ismi Kürtçe dil kurallarına göre; Binêt’in oğlu Ûs anlamına gelmektedir. İbo Hesê dediğimizde Hês’ın oğlu İbo anlaşıldığı gibi. Diğer taraftan Ûs-ê Binêt isminin Yusuf Bünyat olarak Türkçeye çevrilmesinin Türkçe dil kuralları açısından da hatalı olduğu kanaatindeyim. Çünkü özel isimler Türkçeye anlamları ya da ses benzeşmeleri üzerinden çevrilemezler. John’a Can, Joseph’e Yusuf, İsaac’ a İshak, Benjamin'e Bünyamin demediğimiz gibi Ûs'e de Yusuf diyemeyiz. Bilindiği gibi köyümüzde Ûs-ê Binêt’in soyundan gelenler için ‘Ûsıklar’ denilmekte olup, aynı çeviri mantığını kullanmış olsaydık köyümüzdeki Ûsıklar sülalesine Yusuflar dememiz gerekirdi. Ûs-ê Binêt ismindeki Kürtçe harflerin okunuşu ise şöyledir. Û,û sesi Türkçedeki u sesi gibi söylenir. Ê,ê sesi Türkçede yoktur e ile ı arasında bir ses verir. I,i harfi Türkçedeki ı sesi gibi söylenir. Ûs-ê Binêt'in mezarı köy mezarlığındadır.

İsmail Binici’nin Nahiye Müdürü Seçilmesi

Gülağa'dan sonra Karagöl Nahiye Müdürü olan Ali Osman, bir gün Karagöl'den İsmali Fate'yi ziyarete gelir. Kendini beğenmiş bir kişi olan Nahiye Müdürü atından inerken, ayağını, atının üzengisini tutmakta olan İsmali Fate'nin ağzına çarpar. Bu hareket köyün ileri gelenlerinden ve aynı zamanda İsmali Fate'nin amca oğullarından biri olan Müseke’yi oldukça üzer. Müseke ile İsmali Fate civardaki köyleri dolaşarak, Nahiye Müdürünün bu küçümseyici tavrına verilebilecek en iyi yanıtın, yapılacak olan Nahiye Müdürlüğü seçimlerinde İsmali Fate'nin Nahiye Müdürü seçilmesi olduğunu anlatırlar. Bunun için de onlardan İsmali Fate'ye oy vermelerini isterler.

Yapılacak seçimlerde köy muhtarları oy kullanacaklardır ve İsmali Fate'nin Nahiye Müdürü seçilmesi için 18 köyün oyuna ihtiyacı vardır. Ancak İsmali Fate 17 köyün desteği alabilmiştir. Aslında Beko'lular da İsmali Fate'nin Nahiye Müdürlüğünü desteklemektedirler ancak Beko Köyü muhtarı, komşu köylerindeki adaya oy vereceğini söylemektedir. Bunun üzerine Beko Köyünden kavgacılığı ile ünlü ve eşi Karagöllü olan İbrahim adlı kişi muhtardan mührü alır ve İsmali Fate lehine oy kullanır. Böylece Nahiye Müdürü olmak için gereken 18 oyu alan İsmail Fate de Karagöl Nahiyesi'nin Müdürü seçilmiş olur. (*Beko köyünden İbrahim'in Karagöllü eşinin adı Nüfus Kayıtlarına göre Zehra olup, Zarife olarak bilinmektedir. Köyümüzden Mehmet Ali Keskin'in halasıdır. Aynı zamanda benim babaannemin de annesidir.)

Burada yeri gelmişken İsmali Fate'nin seçilmesinde önemli bir rol oynamış olan Müseke ve isminin anlamı üzerinde de bir şeyler söylemek gerekir. Bu aynı zamanda Müseke'nin Nahiye Müdürlüğü seçimlerinde oynadığı rolü de anlaşılır kılacaktır. Osmanlı devletinin ilk dönemlerinde her cemaatin, aşiretin vs. merkezi yönetime karşı sorumlu olan, cemaati temsil eden bir kethüdası/kahyası (Kürtçe: kehya) bulunmaktaydı. İşte Osmanlı devletinin ilk dönemlerinde var olan kahyalık kurumunun kültürel olarak varlığını 1900'lü yıllara kadar devam ettirdiği, Müseke’nin halk nezdinde böyle bir konumda olduğu ve Müse Kehya (Musa Kahya) isminin, söyleyiş gereği kısaltılarak Müseke halini aldığı kanaatindeyim.

(İsmail Binici hakkındaki bilgileri Kaynak Kişi'ye anlatan: Hıdır Tatlıpınar, Karagöl Köyü halkından)

10 Şubat 1976’da Ne Oldu?

10 Şubat 1976 günü saat 10.30 civarında birkaç günden beri yoğun bir şekilde yağan kar nedeni ile ulaşıma kapanan demiryolunu ulaşıma açmak için Karagöl-Köroğlu arasında 83 mevkii denilen bölgede kar temizleme çalışması yapan işçilerin üzerine çığ düştü. Çığ altında kalan işçilerden Karagöl köyünden Hüseyin Doğan, Hüseyin Polat, İsmail Sarı ve Ali Ülger yaşamlarını yitirdiler. Karagöl Köyünün tarihinde önemli bir yer tutan bu üzücü olay, o tarihlerde ulusal düzeyde yayın yapan gazetelerde de yer aldı.

İnanç

Alevi inancına sahip köyde Cem ibadeti Yozgat’a bağlı Çekerek ilinin Kırkdilim köyünden gelen Şeyh Abidin Dede (Mürşit / Abidin Yıldız) ile Sivas’a bağlı Kangal ilçesinin Külekli köyünden gelen Cafer Dede (Pir / Cafer Aydın) tarafından gerçekleştirilmiştir. Rehber olarak Kangal Elalibey Köyünden Hüseyin Baba (Hüseyin Aslan) cemlerde bulunurdu. Abidin Dede 2009 yılında vefat ettiğinden artık onun yerine torunu Erzade Yıldız Dede dedelik yapmaktadır. Köyde Cem için bir ibadethane bulunmayıp, kalabalık insanların bir arada ibadet yapmalarına yeter büyüklükte odası olan bir evde yapılırdı. Köyün dedeleri İmam Rıza ocağına bağlıdırlar. Köyde Cafer Dede'nin dedesi Seyit Musa ve iki yakınının bulunduğu mezar yeri kutsal kabul edilir. Yılanlı dağının eteklerinde bulunan Atoluh Ziyareti (Atolux) ile Yılanlı Dağının zirvesinde bulunan Yılanlı Ziyareti (Sultan Melek ziyareti) de köylülerce kutsal kabul edilen belli başlı yerlerdendir. Ayrıca köyde taşların toplanması sureti ile yerleri belli edilmiş ve bir vesile ile ziyaret olarak kabul edilen pek çok yer vardır.

Aşık İlyas

1905 yıllında Karagöl köyünde doğmuştur. Babası İbrahim (İbo Xoca), köyün hocasıdır ve aynı zamanda cem yapılırken görülen 12 hizmetten biri olan 'gözcülük' de Xoca ailesine aittir. Bu nedenle cem tutmak için köye gelen dedeler mutlaka İbrahim Hocanın evine uğrar saz çalar, deyiş söylerler. Bu ortamda büyüyen İlyas da daha küçük yaşlardan itibaren onlardan etkilenir saz çalar, deyiş söyler. Özellikle Seyit Hüseyin Dede'nin (Seydhusen) şelpesi çok iyidir ve iyi de sesi vardır. En çok ondan feyz alır. Cemlerde zakir olarak hizmet eden köylüsü Aşık İbrahim Akçiçek de yine feyz aldığı aşıklardandır. Dedelerden sazı ve şelpeyi öğrenen İlyas, dedelerin isteği üzerine cemlere zakir (aşık) olarak katılmaya başlar. Böylece de İlyas artık Aşık İlyas olur.

İmam Rıza Ocağına bağlı dedeler Seyit Hüseyin Dede, Kekko Dede, Mehmet Ali Dede, Cafer Dede, Ali Dede, Hasan Dede cem yapacakları köylere beraberlerinde Aşık İlyası da zakir olarak götürürler. Başta Güneşli, Korubaşı olmak üzere civar köylerin tümünde cemlere katılır, saz çalar deyiş söyler. Bu arada köyden saz çalmak isteyenlere yardımcı olur. Aşık Pervani (Musa yaprak), Aşık Güzel Akçiçek gibi bir sonraki kuşaktan aşıklara şelpe tekniğini öğretir. Daha sonraki yıllarda Kangal, Zara, Gürün ile Çorum, Malatya, Antep, Maraş, Erzincan illerini dolaşır oralarda aşıklarla tanışır, türkü söyler. Bu sırada tanıştığı Aşık Daimi ile dostlukları ilerler, Karagöl'e gelen Aşık Daimi ile birlikte cemde hizmet ederler.

1944 yılında Ankara'ya giden Aşık İlyas TRT Ankara Radyosuna uğrar orada Muzaffer Sarısözen’le tanışır, beraber saz çalarlar. Sarısözen Aşık İlyas'ın sesini çok beğenir, “Aşık ben seni buraya alacağım” der fakat Aşık İlyas “Hocam ben şehirde yaşayamam” der. Muzaffer Sarısözen ve arkadaşları Ankara'da kalması için çok ısrar ederlerse de kabul etmez. Yaşadığı toprakları çok seven Aşık İlyas bir zamanlar göl olan şimdiki çayırların olduğu yerin dibinde bulunan yaylasına istinaden Göldibi soyadını almıştır. Muzaffer Sarısözen “Aşık, Güldibi sana daha çok yakışır” der ve eserlerinden Bugün Ben Güzeller Şahını gördüm, Şu Benim Divane Gönlüm, bir semah ve 3 türküyü Kangallı Aşık İyas Güldibi olarak kayda alır.

Deyiş, semah vb kayda alınmamış pek çok eseri olan Aşık ilyas bir eserinde şöyle der;
-İnsan kısım kısım, yer damar damar
-Gardaş gardaşına kuyu kazar
-Elbette yer oynar dünya yıkılır.

Kani Kani adlı Kürtçe bir başka eserinde;
-Kani Kani mı malaxa ber dani
-İnsani naha pır fenaya
-Tasık av pirexara nani
diyerek dönemin insan ilişkilerini eleştirir.

Oğlu Hidayet'in henüz üç aylıkken eşinin vefat etmesi üzerine duygularını;
-Üç aylık yavrum hiç bir şey demiyor
-Bitmemiş dişleri yemek yemiyor
-Anadan ayrılmış kimseyi emmiyor
-Felek yetim koydun emilik yavrumu, emilik kuzumu
sözleriyle dile getirir.

Elinde sazı yaz kış demeden Anadolu’yu gezen Aşık İlyas, bir gün köye döndüğünde dört yaşına gelen oğlunun hastalığa yakalandığını öğrenir, bir süre sonra da oğlu vefat eder. Bu ölüm onu çok etkiler ve yavaş yavaş aşıklığı bırakır, kalan ömrünü köyde tarım ile uğraşarak geçirir. Yeniliklere açık bir kişi olan üzüm bağı, dut ağacı ve pek çok meyve ağacını Karagöl'de ilk defa yetiştiren Aşık İlyas 1973 yılında vefat eder.

Ah Hey
Bugün Ben Güzeller Şahını Gördüm
Beli İnce Kaşlar Kemane Benzer
Alemde Bulunmaz Böyle Bir Güzel
Sürmeli Gözleri Ceylana Benzer

Ah Hey
Kaddü Kamet Var Bir Hal İçinde
Şekerlenmiş Kaymağı Bal İçinde
Aşık Oldum O Yare Ben Hayal İçinde
Mest Etti Ol Beni Mestane Benzer

Ah Hey
Lütfunla Sevdiğim Eyle Bir Kamet
Cemalin Görenler İstemez Cennet
Biçare İlyas Da Kapında Hizmet
Reddetme Sevdiğim Meftuna Benzer

Aşık İlyas Göldibi

(Aşık İlyas hakkındaki bilgileri Kaynak Kişi'ye anlatan: Emrullah Koç - Aşık İlyas Göldibi'nin torunu)

EK:
KARAGÖL KÖYÜ / SÜLALELER

ALİBEYRAN/MİRAN (ALİBEYREMELER)
Soyadı; Akdere, Ateş, Bingöl, Çelik, Yıldız, Yılmaz olanlar.

AWASKAN (AVASKLAR)
Soyadı; Akbulut, Akçiçek, Binici, İngin, Sarı ve Sarıkaya olanlar.

EWOYAN (EOLAR, ABDOLAR)
Soyadı; Akkaya ve Bozkurt olanlar.

MALE BEKE (BEKELER)
Soyadı; Demir ve Karagöl olanlar.

ODAWŞIYAN (ODABAŞILAR)
Soyadı; Gülkanat, Küçükmetin, Metin, Pulat ve Taşkömür olanlar.

SILIKAN (SILIKLAR)
Soyadı; Akgedik, Akgöl, Armağan, Aslan, Coşkun, Gedik, Kaya, Koç, Kurukaya, Özdemir, Sicim, Şahin, Turna, Ülger olanlar.

ÜSİKAN/ÜLLIKAN (ÜSIKLAR/ÜLLIKLAR)
Soyadı; Akın, Albayrak, Alibakır, Çetin, Çınar, Doğan, Gökbulut, Keskin, Kılıç, Kural, Tatlıpınar, Temel, Temeltaş, Yaprak olanlar.

Kaynak Kişi: Abidin Tatlıpınar
Derleyen: Deniz Karakurt