Sabır Taşı (Sabır Daşı)
Bir Kerkük Masalı
Yazan / Derleyen: Manolya Omar
Türkiye Türkçesine aktaran: Deniz Karakurt (bazı harf / ses değişiklikleri yapılmıştır. ğ/k - etmeğ / etmek; v/n - verdiğiv / verdiğin gibi...)
Bir varmış bir yokmuş, darın dünyasında evvel zaman içinde, kalbur saman içinde ailesiyle yaşayan, 17 yaşında çok güzel bir kız varmış. Bu kızın adı Melek imiş...
Günlerden bir bahar ahşamı Melek, gece rüyasında bir kaç kapı görmüş. Bu durum gün be gün devam etmiş. Bu rüyanın ne manaya geldiğini merak edip ailesine anlatmaya karar vermiş. Ailesi önce inanmazlar ona. Fakat kızlarının bu durumdan çok şikâyetçi olduğunu gördüklerinde, kızlarının daha 17 yaşında ömrünün baharındayken başına böyle şeylerin gelmesi onları çok üzmüştü. Birilerine danışmak gerektiği kanaatine varırlar ve birçok hocaya gittikten sora taşınmaya karar verirler...
Melek ailesiyle birlikte yollara düşer. Ama nere gideceklerini bilmez. Dere tepe düz giderler. Birden karşılarına (kanşarlarına) bir saray gelir. Bu azametli [görkemli] saray kapısından içeri girmek isterler. Melek'in babası sarayın kapısını açmaya çalışır, fakat açamaz. Annası açmaya zorlar, o da başaramaz. Melek şansını tecrübe etmek ister ve kapıya değer değmez kapı açılır. Saraya ilk Melek girer ve kapı kapanır. Annasıyla babası yazda kalır. Her ne kadar kapıyı açmaya çalışsalar da bir türlü açamazlar. Melek'in anna-babası Melek'i sarayda bırakıp giderler. Melek sarayda gene bir sürü kapı görür ve hiç şaşırmaz. Sarayın odalarını tek tek kapıları açarak dolaşmaya başlar. İlk odanın kapısını açar ve bir sürü mücevherle karşılaşır (kanşarlaşır). İkinci odayı açar, oda kıyafet ve ipek kumaşlarla doludur. Üçüncü odayı açtığında bir sürü yiyecek-içecek görür. En son odaya yanaşır, kapıyı açar içerde bir adamın yattığını görür. Fakat adamın bütün canı tam 101 mıhla doludur. Bir de adamın yanı başında bir mektup görür. Mektubu alır ve okumaya başlar... Mektupta, yatan adamın nasıl hayata geri döndürülebileceği yazılmıştır.
Yatan adamı önce yıkayıp, temiz kıyafetler giydirip, sora dua okuyup, en sonunda da bir mıh çekileceği yazılmıştır. Melek, mektupta yazılanları her gün uygulamaya başlar. Yalnız bir gün artık yorulduğunun farkına varır. O sırada sarayın yanından bir köle sürüsü geçmektedir. Melek sarayda tek başına yaşadığı için yorulur ve yanına kendine yardım edebilecek bir hizmetçi almak ister. Sarayın yanından geçen köle sürüsünden bir kız alır yanına. Melek kıza bütün sarayı gezdirir, bütün odalara girmesine izin verir, fakat adamın yattığı odaya girmesini yasaklar (yasağlar). Böylece yaşamaya başlarlar...
Gel zaman git zaman, adamın canında bir mıh kalan gün, Melek hamama gider. O sırada hizmetçi sarayı dolaşırken, Melek'in yasakladığı (yasağladığı) odayı merak edip içeri adamın yattığı odaya girer. Adamın başucundaki mektubu alır, okur ve yazılanları bir bir uygulamaya başlar, en sonunda da kalan son mıhı çeker. O sırada adam uyanır... Adam yanı başında hizmetçiyi görünce; "Bunca zaman bana sen mi hizmet ettin?" diye sorar. Hizmetçi; ne olduğunu anlamadan "Evet" der. Melek olan biteni görünce sesini çıkartmaz, adam ise vefa borcu olduğunu düşünüp, çok çirkin olduğu halde hizmetçiye inanır ve onunla evlenir.
Adam, hizmetçi (eşi olarak) ve Melek birlikte yaşamaya başlar. Ancak bu arada Melek hizmetçi olur. Gel zaman git zaman günün birinde adam sefere çıkar. Gitmeden önce eşine; "Gelirken ne getirim senin için?" diye sorar. Eşi; "Mücevher ve çok çok kıyafet isterim" der.
Adam eşine; "Birde git bak hizmetçi (Melek) ne isterse getireyim" der. Melek "Hiçbir şey istemem, sadece sabır taşı isterim" der.
Adam seferden dönerken attara gider ve Melek'in istediği taşını alır. Ancak attar adama; "Bu taşı verdiğin kişiye dikkat eyle!" der. Adam önce attarın ne demek istediğini anlamaz, sonra saraya dönünce taşı Melek'e verir;
-İstediğin taşı buldum. Neden bir tek bu daşı istediğini merak ettim. diye sorar.
-Benim bir tek bu taşa ihtiyacım vardı. diye cevaplar o da.
Ardından her gün Melek'i takip etmeye başlar. Günlerce Melek'in o taşla sesleştiğini (seleştiğini) görür ve her gün Melek'i taşla sesleşirken (seleşirken) dinler dinler... Melek ise taşı alır karşısına (kanşarına) gün be gün başından geçenleri anlatır. En sonundaysa taş olanlara dayanamayıp, çatlar... Adam her şeyi bildikten sonra, eşini saraydan kovmakla yetinmeyip eşşeğe bağlayıp sürükler. Daha sonra Melek'ten özür dileyip, ne kadar pırıl pırıl bir kalbi kırdığını bilir, yaptıklarına ve yaşadıklarına saygı gösterir ve sevdalanıp evlenirler. Adamla Melek sarayda mutlu mesut yeni bir hayat yaşamaya başlarlar.
***
Bu masal, aile büyüğümüz olan, Kerkük’lü Türkmen anneannem Müfide Akkoyunlu’dan derlenerek yazıya aktarılmıştır. Kendisi şu anda 83 yaşındadır ve ilkokul mezunudur.
Yazan: Manolya Omar
Kaynak: Uluslararası Türkoloji Araştırmaları ve İncelemeleri Dergisi - Cilt: 4, Sayı: 1, Tarih: Haziran 2019
Türkçe’ye aktaran: Deniz Karakurt
Sabır Taşı (Bir Kerkük Masalı)
- Deniz Karakurt
- Yazılar