Okul sözcüğünde sonda yer alan -L ekine yönelik eleştirileri göz ardı etmek doğru değil. Yani bununla yüzleşilmek zorunda. Yaptığım araştırmaya göre, şöyle bir açıklama bulunuyor özetle. Anadolu'da yapılan derlemeler esnasında Urfa yöresinde "Okulağ" diye bir kelime kaydedilmiş olduğu bilgisi var. Mektep, medrese anlamı kayıtlarda vardır deniliyor. Pek çok yerde 1934 Tarama (veya Derleme) sözlüğünde mevcut olduğu söyleniyor, ama ben bulamadım. Buradaki oluşum sürecinin tıpkı "Yayla" (Yaylak/Yaylağ) kelimesinde olduğu gibi gerçekleştiği görüşü öne sürülmüş. Önceleri sondaki "ğ" atılarak Fransızca "ekole" kelimesindeki gibi "okula" diye kullanılmak istenmiş bir süre. Daha sonra da "a" harfi de terk edilerek tamamen okul biçimi tercih edilmiş. Yani aslında bir tür evrim geçirmiş kısa bir süre içerisinde.

Buna karşın dilimizde çok nadiren de olsa "L" ekine de (yapım eki olarak) rastlamak mümkün. Mesela Anıl diye bir isim var. Işıl kelimesi var yine... Ödül yine günlük dilde kullandığımız bir sözcük.

Fakat sonuçta ne olursa olsun şu anda Türkiye'deki yüz binlerce binanın üzerinde tabelalarda yer alıyor, resmi evrakların üzerinde bu Okul kelimesi kullanılıyor. Hiç de garibimize gitmiyor. Kulağımız uygun buluyor. Gayet de güzel yerleşmiş durumda. Eleştirenlerin kendileri bile günlük hayatta bu sözcüğü kullanıyorlardır. Okumak kökünden türediğini hepimiz çok iyi biliyoruz, anlıyoruz. Beynimiz anlıyor bunu. Dolayısıyla bu kelime Türkçedir. Ne kadar itiraz edilirse edilsin, ne kadar eleştirilirse eleştirilsin artık günümüzde "mektep" demiyoruz.

Sonu L ile biten kelime yok mudur dilimizde? 

Not -1: Reddetmek için bile olsa bu açıklamaya kimi kaynaklarda değinmişler: "Urfa ağzında rastlandığı ileri sürülen *okulağ sözcüğüyle ilişkilendirilmesi keyfidir." (Alıntı - Etimolojitürkçe)

Not-2: Bahsi geçen derleme bilgisi daha sonradan bir okuyucum tarafından bana iletildi. Açıklayıcı olarak şu cümleleri yazmış bana: «Osmanlıcadan Türkçeye Söz Karşılıkları Tarama Dergisi Cilt: 1, 1934, Sayfa 499, burada bulamadığınızı söylediğiniz kısım yer almaktadır. 1933'deki Söz Derleme Talimatnamesi ile başlatılan derleme çalışmaları Türkiye'nin tüm il, ilçe, kasaba ve köyleri üzerinden yürütüldüğünden yüzbinlerce fiş toplanmış ve bunlar herhangi bir yerde yayımlanmamıştır. Çünkü bunlar tasnif edilmemiş sayıları yüz binleri bulan bir yığındı. Bu fişler 2, 3 aşamalı komisyonlarca elenerek en son tarama dergisine eklendi. Tarama dergisinin 1/4'ünü de halk dilinden derlemeler oluşturur, geri kalanı ise eski metin taramaları. Bu çalışmada hars kelimesi için de "tarıma", hakim için de "yargıcı" önerilmiş. 1935'deli cep kılavuzlarında okul, tarım, yargıç olarak kısaltılmış.» (Semih Kaçar)

***

Okul sözcüğü için belirtmiş olduğum ilk görüş şu şekilde idi. Yazının başlığını oluşturan ek açıklamayı ise bunun üzerine yazdım.

OKUL, EGEMENLİK, SAPTAMA...

Dilimizde birkaç tane örneği bulunan ilginç bir kelime türetme yöntemi...

Dil devrimi esnasında türetilen kelimelerden üç tanesini ele alarak izah edeceğim. Öncelikle hemen belirteyim, uygulanan yönteme "Serbest Çağrışım" deniyor.

Okul kelimesi Cumhuriyetin ilk yıllarında türetilmiş bir kelimedir. Başka Türk dillerinin hiçbirisinde yoktur, günümüzde bile onun yerine Arapça kökenli "Mektep" kavramı yaygındır. Karşılığında türetilen "Okul" ise kökenini "Okumak "fiilinden alır. Ama Fransızca "Ecole" (Ekol) kelimesinden esinlenilmiştir. Şahsi fikrim olarak iki uçtaki görüşlere de katılmadığımı belirtmek isterim. Bu sözcük türetilirken başka hiçbir dışsal etken olmadan tamamen bağımsız olarak ortaya çıktığı da doğru değildir. Ancak öteki taraftan bu kavramı Türkçe'nin dışına iterek yabancı bir kelime kabul etmeye çalışmak, kullanmayalım demek de mantıklı bir yaklaşım değildir. Yani yabancı bir kelime diyemiyoruz, "Okumak" fiilinden geliyor çünkü. Ama Fransızca'dan esinlenildiğini de yadsıyamıyoruz. Benzer biçimde "Egemenlik sözcüğü iddia edildiği gibi kesinlikle Türkçe'de kökleri olmayan bir kelime değildir. Eski kayıtlarda, derlemelerde Ege/Eke sözcüğüne rastlanıyor (Yunancadaki Ege/Aegaeu değildir). Ama öteki taraftan Latince / Fransızca kökenli Hegemonya kavramından serbest çağrışımla esinlenildiği yönünde kuvvetli bir ihtimal vardır. Diğer örnek de bizzat Atatürk tarafından türetilmiş denilmektedir. Tesbit ve Sabit sözcüklerindeki Arapça "Sbt" kökünden serbest çağrışımla Saptamak fiili türetilmiştir. Ama kök Türkçe değildir diyemiyoruz çünkü "Sap" kelimesi ile ilişkilidir. Orhan Hançerlioğlu Türk Dili Sözlüğü'nde "saplanmış gibi kımıldamaz hale gelmiş olmak" şeklinde açıklamıştır. Buna karşın kelimeyi Arapça kökenli sayan yazılara rastlamak da mümkündür. Özetle ilginç bir kelime türetme yöntemidir. Az sayıda olsa da başka örnekler de bulunabilir.

Deniz Karakurt