Eğitmek sözcüğüne dair yapılan açıklamalardaki "yaş ağacın eğilmesi gibi" benzetmesi üzerinden kurulan eğmek ilişkisi bence yanlış değildir. Fakat çok dar ve eksiktir. Öncelikle eğmek/egmek/ekmek dönüşümü ile "ekmek" kavramına bağlanır kök fiil. Ekme işlemi Avrupa dillerinde "kültür" ile alakadır. (Kültür kelimesinin etimolojisine bakılmalıdır. Türkçesi de aynıdır: ekinç.) Ayrıca eğmek/eymek dönüşümü ile "ey" köküne yani söylemek manasına ulaşmak mümkündür. Mesela eyitmek (hitap etmek) fiilinde olduğu üzere. Tarihi kayılarda yer alan örnekler üzerinden hareket edilirse igitmek/egitmek/eğitmek şeklinde evrilme rahatlıkla anlaşılır. Bunları dikkate alındığınd başka bir çizgi izlenirse igitmek/ikitmek dönüşümü ile bu kavram "iki" sözcüğüne bağlanır. Eğitmenin iki taraflı hatta iki yönlü olduğunu gösterir bize. Günlük dilde pek de fazla kullanmadığımız "eğinmek" ise bir şeyi yapmaya heves duymak, içtenlikle yönelmek, meyletmek, eğilim duymak anlamları taşır. Dolayısıyla bu kelimelerin kökünde esnek bir yön ve yavaş yavaş gerçekleştirilen bir nitelik bulunur.
Öğrenmek ise ög/ök kökünden türemiştir. Eski Türkçe'de ög/ök anne demektir. İnsana ilk öğreten kişidir. Hatta ilk seslerimizi ve sözcüklerimizi annemizden duyarak ediniriz büyük ihtimalle. Kelime kökünde bir şeyin aslı, esası, kökeni olma anlamı vardır. Aklı işletmek içeriği mevcuttur. Ayrıca öğ/öy dönüşümü içerisinde görülen "öy" kökü de taklit etmek manasına kadar gider. Öğrenmenin çocukluk çağındaki ilkel yöntemi taklittir. İlginçtir yine günlük dilde genel olarak yer almayan (yöresel kullanımları bulunan) "öğremek" fiili de heveslenmek, hasret duymak, özlemek anlamlarına sahiptir. Bu da öğrenmenin merak yönünü ifade eder.