Türk halk kültüründe nazar boncuğunun göze karşı etkili olabilmesi için "ocaklı" tabir edilen bir mekanda üretilmiş olması gerektiği inanışı vardır. Aksi takdirde nazar boncuğu bir cam parçasından ibarettir. İnanışın gerçek biçimi bu şekildedir. (Meselenin bilimsel olup olmadığından değil halk anlayışından bahsediyorum.) Ocaklı tabirinden kastedilen şey yalnızca elle üretim yapılan eski türden bir ocağın bulunması değil ayrıca buranın geleneksel olarak kabullenilmiş ve süregelen manevi bir anlamının bulunmasıdır. Bu özelliğin nasıl edinildiği ise ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Ocak başka yere taşındığında veya usta değiştiğinde bu özelliği yitirilir mi gibi sorular vardır. Ocaklı ifadesi tam olarak karşılamasa da "el verilmiş" olmaya benzer bir özelliği anlatır (el verme yani manevi yeteneği aktarma). Bu özellik kişileri tanımladığı gibi mekanlar, hatta hayvanlar içinde kullanılabilir. Şifa vericilik, koruyuculuk gibi nitelikleri içerir.
İzmir'de "ocaklı" atölyelerin bulunduğu iki köyün var olduğunu biliyorum: Kuredere (Nazarköy) ve Görece (Boncukköy). Ancak buralarda da son yıllarda meselenin ticari yönü çok fazla ön plana çıkarılmaya çalışılmakta olup bu nedenle köylerin adları dahi değiştirilmiştir.
Özetle halk inanışının asıl biçiminde manevi anlamda "ocaklı" olmayan yerlerde üretilen nazar boncukları sadece bir süs eşyasıdır.


