Kaynak Kişi: Yusuf Aydın (Kaymak köyü - Şarkışla)

Derleyen: Deniz Karakurt (17 Kasım 2023)

 

Kara Ardıç bizim köyün üzerinde en yüksek tepededir. Ardıç Baba denilir. Ardıç Baba'nın ilerisinden Şarkışla'ya yakın bir yerdeki, Sağır köyü gözükür. Aslında Yedi kardeşten biri olduğu söylenilir. Yıldızeli ve Akdağmadeni dağlarında başka kardeşleri bulunduğu anlatılır. Yedi kardeş çok uzaklardan birbirleriyle ateş yakarak bu ateşin dumanlarına şekil vererek haberleşirlermiş. Anadoluya gelen ilk erenler bunlar. Alp-eren de deniliyor. Bunlar tahta kılıç kullanırlarmış. Kendilerine saldırmayan, dokunmayan hiç kimseye dokunmazlarmış.

Bizim köy Cumhuriyete kadar, Kara Ardıcın 500 metre altında doğal bir küçük gölün kenarında imiş. Halen evlerin taşları duruyor. Eskiden çok yaşlılar biz çocukken eski köylerini anlatırlardı. Dağın dibinden her yerden su çıkarmış. 40 - 50 dönüme yakın büyüklükte bir gölün kenarında toprak taş evlerde yaşarlarmış. Eskiden gölün kenarları ve dağlar çok sık ağaçlık ve ormanlıkmış. Annemin amcasının dediğine göre 1915 yılında askerler bir yangın çıkarmışlar. Heralde Ermeni tehciri sırasında. Ormanlara gizlenenler için. Gölün kenarındaki bütün ağaçlar yanınca göl patlamış ve batal olmuş.

Bizim köylüler Ardıç ağaçlarını kesmezler kutsal sayarlar. Sadece ziyaretin olduğu yerde 15 - 20 tane yaşlı ardıç ağacı var. Başka hiç bir ağaç yok. Köylüler o ağaçları kesen olursa, kesenin ailesine huzursuzluk geleceğine inanarak o ağaçlara dokunmazlar. Eskiler "Biz cemlerimizi kışın gidip eski köyümüzde yapardık. Şimdiki köye aşağıya inince eski köyün evleri öylecene kaldı. Kışın cemlerimizi eski köyün evlerinde yapar. Kara Ardıç Babada kurbanımızı keserdik" derlerdi. Hatta inanılmayacak bir şey anlatırlardı. Şimdiki köyden dağdaki eski köye cem yapmaya giderken gelinler 2 - 3 aylık bebeklerini iyice sarar. Bir çalının altına koyarlarmış. Bozatlı Hızır bebeğimi sana emanet ediyorum diyerek bebekleri bir yere bırakırlarmış. Akşam gidip sabaha kadar cem yapıp, kurbanlarını yeyip öğleye doğru geri yeni köye gelirken bebeklerini koydukları yerden alır, gelirlermiş. "Anne böyle saçmalık olur mu? El kadar bebek kışın o soğukta çalının dibine bırakılır mı? Kurt, tilki yese ne olacak?" derdim. "Yok oğlum hiç bir şey olmazmış. Kadınlar bebeklerini alırlarmış ki, mışıl, mışıl uyuyorlarmış" diye cevaplardı.

Bu yıl yine bizim köyden Kara Ardıç Baba'da kurban kesenler oldu. Eskiden Ardıç ağaçlarının dibinde kurban kesilir, etli bulgur pilavı yapılıp, hep birlikte orada yenilirdi. Şimdi traktörle gidilip kurban orada kesilip köye getirilip köyde pişirilip yeniliyor.