Balık Bedduası – Söylenti
[Balıq Qarğışı – Rivayet]
Kırım-Tatarca’dan çeviren: Deniz Karakurt
Çevirmen açıklaması: Qarğış / Kargış sözcüğü Türk dillerinde beddua anlamına gelir ve Anadolu’da “g” harfi düşmesi ile Karış biçiminde söylenir, “Karış vermek” ise Anadolu’nun kimi yörelerinde “beddua etmek” anlamında kullanılır.
Açık deniz [karşıda kıyı görünmeyen deniz] yanında, sarı altın renkli (tüslü) kumlu kıyı boyunda evvelde Oyrat köyü yerleşmiş. Bu köy büyük (balaban) değilmiş, olduğu-olacağı 20-30 haneden ibaret imiş. Köyde yaşayan adamlar pek becerikli (çeber), çalışkan (işkir), şen ve pek temiz imişler. Denizden balık tutup, sığır (tuvar) bakıp yaşarmışlar. Köyün o bir başındaki uçurum (car – yar) kenarında bir zengin adamın büyük evi varmış. Zengin arazide (çölde) [veya bozkırda] arpa, buğday (asray) yetiştirir; hayvan beslermiş, bununla beraber pek okumuş ve merhametli bir adam imiş.
Denizdeki balıklar bu etraftaki sulara (suvuqlarğa – soğuklara; soğuk sulara) yumurta bırakmak (havyar taşlamaq) için geldiklerinde, köydeki balıkçılar kayıklarla denize çıkıp, balık tutarlarmış. Tutulan balıkları ardından zengine getirip buğdaya, arpaya değiştirirlermiş. Zengin ise bazen (kimerde) balıkların pullarını kazır (tazlay), kurutur, bazen de (kimerde) taze balıklarını arabaya yükleyip, Kezlev pazarına getirip satar ve kendi zenginliğini daha da artırır imiş. Lakin, ne yazık ki, zenginliği artsa da, evladı olmadığı için pek üzülürmüş (yana eken – yanar imiş)…
Çevirmen notu: Kezlev şehrine dair ek bilgi yazının sonunda verilmiştir.
Günlerin birinde öğleye yakın köyde hava birden değişip, güçlü yel çıkmış (köterile – artmış), deniz dalgalanıp, fırtına başlamış. Sabah, hava daha sakin (tınç) iken denize çıkan bir yaşlı (qart) balıkçının kayığını dalgalar denizin ortasına alıp gitmiş, böylece (şay etip) balıkçı birkaç gün süresince kuduran fırtınada denizde ölüm-kalım durumunda bulunmuş. Nihayet, deniz sakinleştikten (tınçlanğan) sonra kıyıya gelen adamlar, dalgaların yaşlı balıkçının kayığını parça-parça edip kıyı boyuna çıkarıp bıraktığını (taşlağanını) görürler. Kıyıdaki kum üstünde yatan balıkçıyı ilk olarak farkeden (abaylağan) zengin adam, yaşlı balıkçıyı kendi evine alıp gelir.
Takatten bütünüyle kesilen, hastalanan yaşlı balıkçı birkaç gün zenginin evinde yattıktan sonra kendine gelir ve: ”Ben taa çocukluğumdan beri balık tutarım, amma bütün ömrüm yoksullukla geçti. Bir kayığım var idi, o da parça-kesek oldu. Şimdi ne yaparım, nasıl gün geçiririm?" diyerek zengine şikayetlenir ve sözüne devam eder.
-Halk arasında balık kargışı var, diyorlar, amma buna kulak asmamıştım. Balık şöyle kargış söylermiş (aytqan):
Beni tutan onmasın,
Yiyen de (aşağan)-doymasın,
Satanın pulum kadar parası olmasın,
Soyu (asabası) da artmasın.
“Bu laf elbet de boşuna söylenmez. Ben buna şimdi kendim ikna oldum. Sen ise zengin adam olsan da, pek merhametli insan imişsin”, der yaşlı balıkçı.
Yaşlının elemli sözlerini dinleyen zengin adam ona kendi düşüncelerini belirtir, yani bol-sal yaşasa da, evladı olmadığı hakkında konuşur.
- “Bana yaptığın iyiliğin için Allah sana evlat bağışlasın”, der yaşlı ve Allah’a yalvarıp dua okur. Duasını bitirdikten sonra zengini yanına çağırıp şu sözlerini söyler: “Evlat görsen, onu mutlaka yoksulla evlendirmek zorundasın (kereksiñ ) ve ancak bundan sonra torun görürsün.”
Dokuz aydan sonra zenginin çocuğu (balası) doğar. Zengin pek sevinir (quvana) ve yaşlı balıkçının söylediği sözlerini hiç bir vakit unutmaz. Zengin balık satmaktan vazgeçer. Zengin kızı büyüdükten (ösken) sonra onu şu köyde yaşayan bir yoksul yiğide eş olarak verirler (akayğa bereler – kocaya verirler). Vakit geçmeden kızından torunlar da görür ve böylelikle, soyunun (asabası) artmasına pek sevinir, kendini dünyada en zengin, en bahtlı adamı olarak varsayar.
Tarhankut yarımadasının açık deniz boyunda, Oyrat köyünün kıyısında sarı altın renkli kum vardır. Güneşli günde bu kumlar, balığın ufak pullarında parıldar (yıltıray), kıyıya yakın sığ (say) yerlere ise balıklar denizden gelip havyar bırakırlar (taşlaylar), hem de kimse balıkları tutmaz, onların rahatlığını bozmaz.
Kaynak: “Kırımın Sesi Gazetesi” web sitesi; “Balıq Qarğışı – Rivayet” başlıklı sayfa; Yayın Tarihi: 21 Mart 2019 (Yazar adı ve ilk kaynak tespit edilemedi.)
Kırım-Tatarca’dan çeviren: Deniz Karakurt
Ek bilgi: Kezlev kenti, Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde Akmescit’in 65 km kuzeybatısında, Akyar’a 95 km, Ak Meçet’e 67 km uzaklıktadır. Kezlev (Türkçe: Gözleve, Ukraynca: Evpatoriya – Євпаторія, Rusça: Yevpatoriya – Евпато́рия), 120.000 nüfusa sahip bir rayondur. Rayon merkezi Kezlev’in nüfusu 106.000’dir (2001). Osmanlı etkisinin en yoğun olduğu yerlerdendir. Mimar Sinan’a ait bir cami vardır (Kezlev Han Camii). Bir Türk kavmi olan Musevi Karaimler burada yaşamaktadır. Kentteki Karaim sinagogu (kenesa / kenassa) her zaman ziyarete açıktır. Kezlev, aynı zamanda Kırımlı meşhur şair-ozanlardan Aşık Ömer’in de doğduğu yer olarak bilinir. Antik Kerkinitida şehrinin kalıntıları üzerinde kurulan şehir, ismini “Gözlemek” kelimesinden almaktadır. Evliya Çelebi’ye göre ise şehrin ismi, buraya kurulan “Gözlü Ev” adlı bir Tatar köyünden gelmektedir. Kırım Tatarlarının Kezlev diye isimlendirdiği bu şehir Türkiye’de Gözleve olarak bilinmektedir. Kezlev, Kırım’ın en iyi ve en meşhur şifalı çamur banyoların bulunduğu yerlerden biridir. Ayrıca, özellikle çocukların tedavi edildiği pek çok sağlık merkezi (sanatoryum) vardır. Bu tesislerde özellikle çocuk hastalıkları, romatizmal hastalıklar ve göğüs hastalıkları tedavi edilmektedir. Yunus balıkları ile felçli çocukların tedavi edildiği merkezlere dünyanın dört bir yanından hastalar gelmektedir. Kırım Tatarları 18 Mayıs 1944 sürgününe tabi tutulduktan sonra yıllarca süren mücadelenin ardından 1989’dan itibaren yeniden vatanları Kırım’a geri dönmeye başladıklarında kendilerine uygulanan bu soykırımı gözler önüne sermek için, Rusların büyük muhalefetine rağmen, Kırım’da her şehre bir sürgün anıtı dikmeye başlamışlardır. Burada da bir sürgün anıtı bulunmaktadır. Şehirde Kırım Türklerine ait pek çok tarihi eser ve kalıntı vardır. (Ek bilgi kaynağı: “Vatan Kırım” web sitesi – "Kezlev" başlıklı sayfa; Yayın Tarihi: 30/01/2018)
Balık Kargışı
- Deniz Karakurt
- Yazılar