Kaynak Kişiler: 1. Marcus Buck 2. Arnold Plesse
Çeviren: Deniz Karakurt

Açıklama: Kaynak kişiler Marcus Buck ve Arnold Plesse yöreyi iyi tanıyan ve araştırmalar yapmış kişilerdir. Pek çok köy ve yerleşim birimi hakkında birbirlerinden bağımsız olarak yazdıkları incelemeler internet ansiklopedilerine de kendileri tarafından rumuz adlar kullanarak yüklenmiştir.

Hollen köyü Almanya’nın Aşağı Saksonya (Niedersachsen) eyaletinin Cuxhaven (Cuxhoben) ilçesindeki Beverstedt (Beverst) belediyesine bağlıdır. Bremerhaven’e yaklaşık 25 km (araçla 20 dk), Bremen’e yaklaşık 55 km (araçla 40 dk) uzaklıktadır.

Hollen ismi ilk olarak 1105 yılında Bremen Başpiskoposu I. Friedrich'e ait Bramstedt Kilisesi ile ilgili bir belgede geçmektedir. O dönemlerde Hollen'da yalnızca dört çiftlik vardı. Yeni çiftlikler ancak 19. yüzyılın başlarında, Alte Reihe'de 740 dönümlük arazide on yeni yazlık evin (Kötnerstellen – köy kulübesi, köy evi yerleşimi) oluşturulmasıyla ortaya çıktı. Yeni yerleşimciler çoğunlukla Teufelsmoor (Şeytan bataklığı) ve çevresinden gelmişlerdi. Bu yeni yerleşimciler, turba çıkarma (Torfgewinnung) konusundaki deneyimleri nedeniyle toprak işlemede oldukça yeteneklilerdi. Ailenin geçim kaynağının en önemli kısmını turba kazıcılığı (Torfabbau) oluşturuyordu. Sonraki 100 yıl boyunca, daha fazla çiftlik ve yerleşim yeri eklendi ve “Schuldamm” üzerine bir okul binası inşa edildi.

Çevirmen notu: Turba veya Torf – bitkilerin su veya sulu toprak altında kalarak binlerce yıl boyunca çürüyüp birikerek kalın bir yatak oluşturması sonucu oluşan toprak katmanıdır. Organik bir yapısı olup bitki yetiştiriciliğinde verimliliği artırır.

1819 yılında, Lune Nehri üzerine bir köprü planlanıp inşa edildiğinde Freschluneberg'e ulaşım bağlantısı da iyileştirildi. Daha önce Lune nehri üzerinde feribot seferleri (Fährbetrieb) vardı. 1862 yılında Bremerhaven ile Bremen arasındaki demiryolu hattının ve Freschluneberg'de bir istasyonun tamamlanmasıyla köprünün ekonomik önemi daha da arttı. Aşağı Weser bölgesinin tamamında, yeni demiryolu hattı genel gelişmeyi destekledi.

1970'lere gelindiğinde köyün orijinal altyapısı da değişmişti. Yavaş yavaş bakkallar, geleneksel el sanatları işletmeleri, postane, banka şubeleri ve çeşitli çiftlikler ortadan kalktı.

Köy 2005 yazında 900. yılını kutladı.

Kaynak kişi: Marcus Buck

Hollen Veba Meşesi (Hollener Pesteiche)

Bölgede saygı gösterilen bu ağacın adı Almanca, Pest (Veba) ve Eiche (Meşe) sözcüklerinin bileşiminden oluşmuştur, Hollen'den geçen ilçe yolundan yaklaşık 500 metre uzaklıkta, bir tarlanın kenarında yer almaktadır.

Sığır vebası (Rinderpest) salgını döneminin bir anımsatıcısıdır. O dönemde sadece insanlar değil, tarımla uğraşan hayvanlar da zarar görüyorlardı. Bu durum özellikle sığırların enfekte olmaması için köylerin dışında tutulmasına yol açtı. Hayvanlar ağaçlara bağlandı, veba çukurlarının içine geçici ahırlar inşa edildi.

Bu ağaç günümüzde doğal bir anıt olarak büyük bir saygı görmektedir. Salgının yayıldığı dönemde belki bir tür koruyucu olduğu düşünülse de ölümlerin çok fazla gerçekleşmesi nedeniyle bu koruyucu gücün varlığına dair inanç zayıflamış olmalıdır.

Ölümcül ve korkulan sığır hastalığı Rus bozkırlarından çıksa da savaşlar sırasında Avrupa'ya kadar uzun mesafelere yayıldı. 1709'dan 1717'ye kadar tüm Avrupa'da etkisini gösterdi. Bir örnek olarak Aşağı Saksonya Devlet Arşivleri'nde, Sığır Vebası Nedeniyle Meydana Gelen Zararların Kaydı belgesinde, "Fredde Ehlken'in 1736'dan 1758'e kadar Hollensche Meierstelle'nin başında olduğu" ve "gözetimi altında 125 büyük ve küçükbaş hayvanın telef olduğu" belirtilmektedir. Almanya'da son kez 1878 ve 1879 yıllarında meydana geldi. Hayvan nüfusunun yüzde 95'i öldü.

Hollen'de sığır vebasının köye göç eden insanlar aracılığıyla geldiği söylenmektedir. Veba hastalığına yakalanmayan az sayıda hayvan ise fundalığa götürülüp meşe ağacına bağlandı. Ayrıca orada veba çukurlarının (Pestgruben) bulunduğu da söyleniyor. Hayvanlara bakanların köye dönmelerine izin verilmedi. “Veba nefesinin” (Pesthauch) aynı zamanda kişinin elbiselerine de bulaştığı söylenirdi. Kedi ve köpeklerin de öldürülmesi gerekiyordu. Veba çukurlarına dair efsaneler komşu kasaba Lunestedt'te de mevcuttur.

Hollen'de o dönemde köyde dört çiftçinin hayvanlarını kurtarma çabasının başarılı olduğu ve kurtarılan hayvanlarla kendilerine yeni bir hayat kurabildikleri söyleniyor.

Hollen Kurban Taşı (Hollener Opferstein)

Kreistannen’de Hollen-Dreinigkeit ile Hollener Heide arasındaki ormanda bulunan bir kayadır. Granit blok, “Kattenbarge” yakınındaki “Hollener Heide” ormanının güney kenarında yer almaktadır. Şekli yaklaşık 2x3 metre ölçülerinde yuvarlak küpsü bir görünümdedir. Günümüzde yerden 1,5 metre kadar dışarı uzanmaktadır. Üstünde düz bir çukur vardır, bu yüzden bu ismi almıştır. Kurbanlık hayvanlarını veya diğer adakları sunmak için uygun olduğu düşünülmektedir. Kuzey kenarında dört çentik bulunmaktadır. Burası kurban bıçaklarının saklandığı bir yer olabilir. Ancak tüm bu iddialara karşı çıkanlar da vardır, bunlara dair yeterli kanıt bulunamadığı öne sürülmektedir.

Taş ilk olarak 1800'lü yıllarda "Hollener Kamp" orman işçileri tarafından keşfedildi. Elde edecekleri taşları kullanabilmek için parçalamayı birkaç kez denediler. Ama bu işe yaramadı. Ve Orman Müdürlüğü'ne bildirildiğinde, devlet malının çalınması suçundan dava açıldı. Kayayı dinamit kullanarak parçalamaya yönelik birkaç girişimde daha bulunulmuştur.

Yakınlarında, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra dört kişilik bir mülteci ailesinin evi olarak kullanılan küçük bir ahşap ev vardı. Ancak daha sonra satıldı. Taşın gerçekten Germen döneminden kalma bir kurban taşı olup olmadığı sorusu farklı şekilde değerlendirilmektedir. 1895 yılında kazılan büyük bir küp tarlasına (Urnenfeld) yakın bir konumda olması bu düşünceyi destekliyordu. Ancak pek çok yerel tarihçinin farklı görüşü vardır. Çevrede kurban hayvanlarının kalıntılarına dair yeterli bulgu yoktur veya en azından bu yönde bir çalışma yapılmış değildir.

Kaynak kişi: Arnold Plesse

Alıntı:
Geyik otlağının yanından geçtik ve kasvetli ormanın derinliklerine doğru ilerledik, sonunda kurban taşının etrafına oturup Germen halkları olarak adlandırılan, yabancı tanrılara dua eden ve -belki de- burada kurban kesen atalar hakkındaki hikayeleri dinledik. Acaba kurbanlık hayvanların kanı bu kanaldan akıyor muydu? Ama çok geçmeden titrek bağlılık yerini cüretkar bir oyuna bıraktı ve öğretmenlerimizin endişeli bakışları altında gri devin etrafından dolaştık.

Alıntı kaynağı: Hartmut Thienel ve çalışma grubu: Geest, Moor ve Lune Arası – Hollen'in 900 yılı, 2004, s. 61

Orijinal metin:
An der 'Rehweide' vorbei ging es immer tiefer in den düsteren Tann, bis wir schließlich um den Opferstein herum saßen und uns von Urahnen erzählen ließen, die Germanen hießen, zu fremden Göttern beteten und – vielleicht – hier geopfert hatten. Ob wohl durch diese Rinne das Blut der Opfertiere geflossen war? Bald aber wich die schaudernde Andacht dem wagemutigen Spiel, und unter den besorgten Blicken unserer Lehrer kletterten wir auf dem grauen Riesen herum.

Zitatquelle: Hartmut Thienel und Arbeitskreis: Zwischen Geest, Moor und Lune – 900 Jahre Hollen. 2004, S. 61

Çeviren: Deniz Karakurt