Derleme Tutanağı
Kaynak Kişi: Mustafa Akyol (Öğretmen)
Derlemeci: Deniz Karakurt
Nallı köyü, Sivas ilinin Yıldızeli ilçesine bağlıdır. Köyün bilinen eski ismi Hızırnallı’dır fakat bazı köylülerin söylediğine göre köyün ismi ondan önce de Keçikıran olarak biliniyormuş. Rivayete göre bir gün bir keçinin ayağı kırılır ve ayağını nallarlar. Bu olaydan sonra köyün yeni adı Nallı olur ve böyle kalmaya devam eder.
Derlemeci notu -1: Söylentide bazı kopukluklar olduğu anlaşılmakta. Toplumsal bellekte korunan bazı kısımlar olsa da kimi unsurlar arasındaki bağların yeterince açıklanamadığı görülüyor. Örneğin keçi, iki isimin de ortaya çıkışına dair esas unsur olarak belirginleşiyor. Buna karşın keçinin ayağının kırılması eski isme gönderme yaparken bu kırılmanın nedeni eksik kaldığı için aslında Keçikıran denilmesini açıklamaya da yeterli olmuyor, keçinin nallanması yeni ismi açıklıyor. Keçikıran daha ziyade bu yörede bir nedenden ötürü hayvanların topluca ölmesi veya daha düşük bir olasılıkla sakatlanmalarıyla ilgili olmalıdır. Ancak buna dair herhangi bir bilgi edinemedim. Ayağına nal vurulmayan bir hayvan olan keçiye nal takılması ise ilginç bir motif olarak ortaya çıkıyor.
Derlemeci notu -2: Sivas Merkez'e bağlı Hıdırnalı günümüzde mevcuttur ancak Nallı köyü ile aralarında yeterince uzak bir mesafe bulunmaktadır (araçla birbuçuk saat).
Dini İnanışlar: Nallı köyü Alevi inançlarına sahiptir. İnançlarının merkezine insani değerleri koyarlar. Allah-Muhammed-Ali söylemi ile Tanrı-İnsan birliğini dile getirirler. İnsan ilişkilerinde kul hakkına saygı gösterirler. Sorunlarını Rızalık alarak halletmeye çalışırlar. Enel Hak felsefesi temel dinsel motiflerdendir. Biçime değil öze önem verilir. İnsanı Kamil olma amaç edinilir. Geçmişte ibadetlerinde bu kurallara uymayanları dışlarlarmış. İbadetleri şunlardır.
Kurban: Nallı köyünde genel olarak kurban geleneğine çok önem verilir. En çok şu amaçlarla kurban kesilmesi yaygındır. 1- Kurban Bayramı, 2- Adak kurbanı.
Bunun dışında Cenaze kurbanı ve Matem (Muharrem) kurbanı eskiden daha sık kesilirdi.
1- Kurban Bayramı: Nallı köyünde Kurban Bayramının çok önemli yeri vardır. Küskünler barışır. Sevgi, saygı ve dayanışma geleneği vardır. Her ev mutlaka kurban kesmeye çalışır. Aylar öncesinden kurbanlıklar alınır. Sığırlar büyüklüğüne göre hisselere bölünür. Koyun ve keçiler hisse olmaz. Bayram öncesi evlerde genel temizlik yapılır. Arife günü yıkanmak sevap sayıldığı için yıkanılır. Kadınlar, tüm gençler ve çocuklar ellerine kına yakarlar. Kınanın iyi günlere delalet olacağı inancı vardır. Geçmişte denin öncülüğünde bayram sabahı halka namazı kılınırdı. Şimdi bayram sabahı erkenden kalkılır, kurban kesenler birbirleri ile paylaşır. Kurbanın kanının akması için çukur eserler, kurban kanının ve kurban kemiklerinin ayakaltında çiğnenmesini günah sayarlar onun için yere gömerler. Kurban kanından çocukların alınlarına parmakla kan sürülür. Kurban kesilir paylaşılır. Kurban kesenler kurban kesme ücreti almazlar, cem törenlerinde 12 hizmetten biri olan kurbancı hizmeti olduğu inancı vardır. Eve gelindikten sonra ev halkı birbirleri ile bayramlaşma yapar. Helva yapılır. Yakın komşular ve akrabalarla bayramlaşma yapılır. Kurbanlar pay edilerek tüm köye dağıtılır. Kimi aileler yemek hazırlayarak komşuları davet ederek evinde yemek yedirir. Yemekten sonra Kuran ve dua okunur. Çocuklar köyü dolaşarak büyüklerin ellerini öperler harçlık ve seker toplar. Geçmişte köy gençleri, şimdiki köprünün yanında Hasgül Ağanın söğüdüne, Ali Kalenin evinin önündeki söğüde ve Süleyman Akyolun evinin önündeki Kara Alinin söğüde salıncaklar (tahtanbas) kurar, sallanarak eğlenirlerdi. Köyün değişik mahallelerinde türkülerle halaylar çekilirdi. Sıcak günlerde gecelerde oyun ve eğlencelere devam edilirdi. Köy delikanlıları da çeşitli eğlenceler yaparlardı. Akşamüzeri tüm köylü kavrulmuş kurban eti ve çeşitli lokmalar alarak köy mezarlığına giderlerdi. Komşular yakınlarının mezarlarını ziyaret ederler, mezar başında dualar okuyarak niyazlar yaparlardı. Kimi anneler genç ölen çocukları için ağıtlar yakarak ağlarlar, o an hüzünlü bir an yaşanır. Birbirlerini görmeyen komşular burada bayramlaşırlardı. Getirilen lokmalar görev alanlar tarafından orada bulunanlara ayrım yapılmaksızın tüm insanlara dağıtımı yapılır, büyüklere sofra hazırlanır. Destur (izin) verildikten sonra yenmeye başlanır. Yemekten sonra Kuran ve dua yapıldıktan sonra herkes evine gider. Oğulları nişanlı olanlar çeşitli hediyeler alarak gelinlerini görmeye giderler. Bu olaya bayramcalık götürme denir. Çevre köylerde bulunan hisim akrabalara da bayramlaşmaya gidilir.
2- Adak Kurbanı: Nallı köyü ve çevre köylerde adaklar önemli yer tutar. Adaklar büyükten küçüğe doğru; boğa, koç, koyun, keçi, horoz, lokma, bisküvi, lokum, üzüm seklindeki yiyeceklerdir. Adaklar cem törenlerinde ve ziyaret yerlerine getirilir.
Oruç: Nallı köyünde geçmişten günümüze kadar yılın değişik zamanlarında veya farklı amaçlarla oruçlar tutulurdu.
a- Adak Orucu: Dileklerinin kabul olması için oruç adanır. Dileği yerine gelirse, niyet ettiği gün kadar oruç tutulur. Genellikle çocukların, hayvanların hastalandığı zaman iyi olmaları, oğullarının askerden sağ salim dönmeleri ve gördükleri rüyalar için adanır ve tutulur.
b- Hızır Orucu: Zor durumlarda ve felaketlerde yardımcılık vasfı dolaysıyla Hızırın Alevi ve Bektaşi inançlarında büyük bir yeri vardır. İnanca göre Hızır ölümsüzdür. Çağrıldığında zor durumda kalanların yardımına yetişir. Halk ermiş olarak bilir. Yetiş ya boz atlı Hızır diye çağırır. Rumi Takvime göre 31 Ocak, 1-2 Şubat günleri yani Miladi Takvime göre 13, 14, 15 Şubat günlerinde Hızır Orucu tutulur. Hızır Orucunun ikinci günü kavut hazırlanır. Bunun için kavut yapılacak buğday yıkanır, yufka ekmeği pişirilen sac üzerinde kavrulur. El değirmenlerinde (el taslarında) öğütülür. Un eleği ile elenir. El değmeden un çuvallarının üzerine konur. Gece Hızır elini kavuta dokunursa bereketin bol olacağına inanılır. Orucun üçüncü günü akşamüzeri kavut şekerle hazırlanmış şerbetle karıştırılarak kavut topaçları yapılır. Komşulara dağıtılır. Kimi ailelerde çörekler yapar komşulara dağıtırlar. Oruç kavut ile açılır. Eskiden orucun bittiği aksam kavut lokmalarıyla birlikte diğer lokmalar hazırlanarak bir evde toplanarak, Hızır Cemi yaparlardı. Cemde Hızır ve Alevilikte kutsal sayılan ulu kişilerden menkıbeler anlatılır, ozanlar Deyiş ve Duvaz imamlar söylerler, semah dönülür. Gelen lokmalar lokma duası yapıldıktan sonra, lokmacılar tarafından cemde bulunan tüm canlara dağıtımı yapılır. Dede destur (izin) verdikten sonra yenmeye başlanır. Dede tarafından cem birleme duası yapılarak cem sonlandırılır. Komşular evlerine gitmek için izin alarak cem evinden ayrılırlar. Simdi cem yapılmıyor. Kimi ailelerde Hızır’ın atı yesin diye Hamza Dedelerin evine bir kapla arpa götürürlerdi, dede dua ederek alırdı.
c-Muharrem Orucu: Hicri Takvime göre Muharrem ayının birinci gününden başlayarak 12 gün oruç tutulur. Yas orucu olarak kabul edildiğinden 12 gün boyunca kesinlikle asla su içilmez. Su yerine meyve kuruları kaynatılır. Kaşıkla alınır. Bardak ve benzeri şeylerle içilmez. Evli çiftler oruç boyunca ayrı yatarlar. Hayvansal ürünlerden et, yumurta yenmez. Eğlence ve düğün yapılmaz. Tıraş olunmaz, banyo yapılmazdı. Simdi günümüz Sartlarına göre tıraş olunuyor, banyo yapılıyor. Genellikle sahura kalkılmaz, aksam güneş batımından sonra oruç açılır. 12 İmamların isimleri sayılarak, "Bismişah" diyerek, ağza tuz alınıp oruç açılır. Oruç tutmayanlar dışlanmaz, oruç olanlar kendi yanlarında yemek yenmesinden, su içilmesinden rahatsız olmazlar. Oruç tutmak sabır etmekle eşdeğerde görülür. Orucun on ikinci günü Aşure çorbası pişirilerek oruç açımı yapılır. Durumları iyi olan aileler kurban keserlerdi, komşuları davet ederek çorba ve kurban etiyle yapılan yemek sunulur, yemekten sonra dede tarafından dua okunur. Çorba tüm köye dağıtılır. Bu kurban kesimi ve Aşure çorbası pişirme Muharrem ayı boyunca devam eder. Aşure çorbası su, yarma, fasulye, nohut, seker, üzüm, ceviz, fendik gibi 12 çeşit malzemenin karışımı ile yapılır. Muharrem Kurbanının iki anlamda vardır. Birincisi Kerbelada Ehlibeyt soyundan Imam Zeynelin kurtuluşu ve Ehlibeyt nesli devam ettiği için şükran kurbanı, ikincisi Kerbela Şehitleri için hayrat yani ölenler için yemek vermek amacı ile kurban kesilir.
ç-Uğundurma Orucu: Nallıda ve çevrede yaşlıların anlatımına göre geçmişte Hızır orucunun üçüncü günü aksamı orucunu dualı suyla açar ve başka bir şey yemeden içmeden ertesi gün aksama kadar oruca devam eder. Buna Uğundurma Orucu deniliyor. Sevabının çok olduğuna inanılır. Bu orucu simdi tutan yoktur.
d-Cuma Aksamı Orucu: Perşembeyi cumaya bağlayan gecenin kutsal olduğuna inanılır. Buna Cuma Aksamı denir. Her Perşembe günleri oruç tutulur, köyde yoksul ve kimsesizlere sadaka verilir. Sadaka verme devam ediyor ama oruç artık tutulmuyor.
Kutlu Yerler: Nallı köyünde kutsal mekânların önemi çok büyüktür. Halk arasında bazı yerlerin kutsallığına inanılır. Burada bulunan ağaçlara dokunulmaz, geliştirilip güzelleştirilmesi için her türlü çaba gösterilir. Adanan kurbanı yerine getirmek için köylüler davet edilir. Durumlara göre çevre köylerde davet yapılır. Adanan kurbanlar buralarda kesilir. Kesilen kurban, kurban pilavı olarak hazırlanarak ayran eşliğinde konuklara sunulur. Mevsimlere göre de meyve ve sebzelerde götürülür. Konuklarda adak olarak getirdikleri üzüm, bisküvi, lokum gibi yiyecekleri dağıtırlar. Kutsal mekânlar ibadet yerleri olduğu kadar, komşu köylerdeki akraba ve arkadaşların buluştuğu, eğlendiği, oynadığı kaynaşma merkezleridir. Buralarda ibadet ve eğlence yan yana yürür. Ziyaretler günü birlik yapılır. Ziyaret yapılan yerler şunlardır.
* Ziyaret: Köyün Yukarı Mahallesinde Süleyman Akyolun evinin karsısında bulunan kayalık yerdir. Üzerinde çam ağaçları var. Bu ağaçlara eskiden gelen bir inançla çeşitli bezler bağlanır. Her hangi bir türbe yoktur. Kimileri de burayı rüyasında gördüklerini kerametinin olduğunu söyler. Köyde bazı ailelerin mezarları buradadır. Komşular adaklarını burada yerine getirirler.
* Küre Baba: Nallı köyü sınırlarına yakın Ak Dağlar üzerinde Bozdağ yakınında köye 15 kilometre uzaklıktadır. Sarkışla Can Abdal - Güdül köyü sınırları içindedir. Halk arasında geçmişten beri kutsal kerametlerinin olduğuna inanılan adak kurbanlarının getirilip kesilip gelen konuklara sunulduğu yerdir. Buraya Sarkışla, Yıldızeli ve Akdağmadeni köylerinde yaz mevsiminde adaklar getirilir. Dağ üzerinde çam ağaçları var. Kimse bu ağaçlara dokunmaz. Dağin zirvesi dolma olduğu görülüyor. Eskiden kullanılan halk arasında Ulu Yol olarak bilinen Akdağmadeni sınırlarından Tepesi Delik, Tahtalı Mezar, Baş Koğuş, Nebi Han, Yıldızeli (Yenihan), Sivas’a ulasan yolun 2 kilometre güneyinde bulunuyor. Burayla ilgili halk arasında iki tane söylence var. İlk olarak Ulu Yolun yanında kaya parçaları var. Küre Baba üzerinden bakiliği zaman bu kayalar koyun sürüsüne benziyor. Halk Söylencesine göre burada çoban koyunlarını otlatırken bitleniyormuş. Küre Babaya dönerek sana kurban kesiyorum deyince o an çoban ve sürüsü taş oluyor. İkinci efsane ise şöyledir. Küre Babanın doğu eteklerinde bir kaynak bulunmaktadır. Bu kaynağa Süt Oluk denir. Bu kaynak Perşembe (Cuma aksamları) aksamları süt olarak akarmış. Bebeği olan bir anne bebeğinin kirli bezlerini burada yıkaması sonucu süt akmamış. Yazları güzel piknik ve eğlence yeridir. Doğanın tüm güzellikleri bulunur.
* Kevgir Baba: Yıldızeli Yolkaya (Çakraz) köyünün yakınında bulunur. Söylenceye göre türbenin olduğu yer bataklıkmış. Tokat Zile’den bir kızın rüyasına giriyor. Gel beni bu bataklıktan kurtar diyor. Bu rüya birkaç defa tekrarlanıyor. Bu kız Zile’den gelerek burayı kazdırınca horasan harcıyla örtülü bir yatır buluyor. Aynı yere bir mezar yaptırıyor. Altına da çeşme yaptırıyor. Sonraları Yolkaya köylüleri bu mezarı türbe yapıyorlar. Buraya Sivas, Tokat ve Yozgat illerinden çok ziyaretçiler gelir ve adaklarını yerine getirirler. Burada büyük ulu ağaçlar bulunur. Halkın rahatlık içinde kurbanlarını yemeleri için masalar ve oturaklar yapılmıştır.
* Kara Coğ: Sarkışla’nın Alaman köyünde bulunmaktadır. Söylencelere göre İmranlı ilçesi Cogi Baba köyünde bulunan Cogi Babanın sancağı ve teberi burada bulunmaktadır. Halk arasında kutsal sayılmaktadır. İnsanları her hangi bir konuda (bilhassa hissizlik üzerine) yemin ettirme istenirse buraya götürülürdü. Kişi yaptıysa çarpılacağım korkusuyla yalan söylemez, suçunu kabul eder, affını ister. Halk arasında burayla ilgili beddua ve niyaz sözleri söylenir. Kara Coğ seni taş kessin, Kara Coğun niyazı gibi sözlerdir. Buraya felç olanlar getirilir. Şarkışla, Yıldızeli, Gemerek, Akdağmadeni köylerinden adak kurbanı getirenler ve ziyaret için gelenler çok olur. Burada küçük bir çermik bulunmaktadır.
* Ağ Tepe: Akpınar köyü yakında bulunur. Üzeri horasan harcı ile yapılıdır. Halk burada adak kurbanlarını keserler. Söyle bir söylence var. Ağ Tepe, Küre Baba ve Fındıcak köyü yakında bulunan kutsal ziyaret sayılan Hasan Tepenin üç kardeş olduğuna inancı vardır.
Kaynak Kişi: Mustafa Akyol (Öğretmen)
Derlemeci: Deniz Karakurt
Nallı Köyünde Kurban ve Oruç İbadetleri ile Kutlu Yerler
- Deniz Karakurt
- Yazılar