Derleme Tutanağı

Görüşülen Kişi: Ramazan Tetik (Altıntaş İlçesi) 

 

Buralarda eski zamanlarda bazı savaşlar olmuş. Düşman askerleri ilçenin yakınlarında bulunan Çaltepe'de çadırlarını kurup oraya yerleşmişler. Ya da savaş zamanı dağa çıkan eşkiyalar bunlar. Köylülere baskı yapıyorlarmış; yiyecek getirin, ekmek getirin, et getirin, davar getirin, koyun getirin. Dedikleri olmadı mıydı zulüm ediyorlarmış. Köyün imkanları o kadar adamı beslemeye yetmiyormuş. Zaten hepsi düşman, imkanları olsa bile vermeyi asla istemezlermiş. Ama elden bir şey gelmiyormuş, bunların istekleri yerine getirilmeyince insanları öldürüyorlarmış. Kimsenin gücü de o kadar silahlı adamla baş edebilecek gibi görünmüyormuş. Günlerden bir gün doğu yönünden keçi sürüsü ile bir adam gelmiş köyün içine. Çok büyük bir sürüsü varmış. Oradan geçerken köydeki bir eve uğramış. Biraz soluklanıp dinlenmek istiyormuş. Hal hatır ettikten sonra sormuş köydeki bu sessizlik nedir diye. Savaş zamanı genç erkekler zaten askerdeymiş, kalanlarsa yaşlılar, kadınlar ve çocuklarmış. Onlar da yiyecek içecek bulamıyorlarmış. Sanki bir yas havası varmış. Herkesin canı sıkkınmış, kara kara düşünüyorlarmış. O sorunca köylüler de anlatmışlar dağdakilerin yaptığı zulmü.

Köye gelen bu adam bir Kürtmüş. Demiş ki, siz durun, bunlara bir oyun oynayalım. Çok büyük bir sürüsü varmış. Boynuzları çıkmış uzamış olan keçileri ön tarafa geçirmiş sonra sürüyü üçe ayırmış. Bunların boynuzlarına mum dikip ateş yakmış. İlçeye yakın bir de Altıntaş köyü var burda. İsimleri aynı. Gece yarısı sürünün bir kısmını Altıntaş Köyü tarafından, diğerini şu anda Altıntaş Meslek Yüksekokulunun olduğu yerden, diğerini de şimdi ilçenin ortasına denk gelen bir yerden gece vakti sürmüş yürütmüş. Bunu gören düşman askerleri şaşkınlığa kapılıp ne yapacaklarını bilememişler, Türk askerleri baskın yapıyor zannedip geri çekilmeye başlamışlar, üç taraftan kıstırıldıklarını zannetmişler. Böylece gece yarısı alelacele geri çekilmeye başladıklarında, işte olacak var ya yakınlardaki Türk askerlerinin eline düşmüşler. Bunun üzerine bu adamın hatırasına köyün adını Kürt Köyü koymuşlar. Zamanla bazıları da Kurtköy demeye başlamışlar. Kimileri de der ki bu Kürt çoban düşmanı tıpkı bir kurt gibi pusuya düşürdüğü için bu isim verilmiş. 

Kurtköy ne zamandan beri vardır ben bilmiyorum. Bu anlatılanlar belki de eşkiyalarla da ilgili olabilir. Ama bu hikayenin Kurtuluş Savaşı diye anlatıldığını da duydum ben. Daha eski dönemlerdeki olaylar birbirine mi karıştırılıyor orasını da bilemem.

Daha sonraları burası ilçe yapıldığında köy dememek için yeni bir isim bulmaya karar verilmiş. Civarda çıkan değerli mermerlerden dolayı Altıntaş ismi de uygun görülmüş. 

Doğrudur yanlıştır bu anlatılanlar, ben orasını bilmem. Dedemizden ninemizden duyduğumuzdur bu. 

 

Derleyen: Deniz Karakurt

Kaynak Kişi: Ramazan Tetik

 

Ek Bilgiler:

Altıntaş ilçesinde iki yıl görev yaptım. 20 yıla yakın bir zaman geçti üzerinden. Beşbin nüfuslu küçük bir yerdi, köy izlenimi baskın çıkardı. İlçede benim kirada oturduğum evin hemen sağ tarafında iki bina ötede köşede bir kahvehane vardı. Orada akşamları veya geceleri otururduk bazen yaşlıları falan dinlerdik. Aslında kahvehane alışkanlığı olmayan bir kişiyim ama o dönem çeşitli etmenlerle orada oturup zaman geçirmek hoşuma giderdi. Yaşadığımız yere ve yakın çevresine dair farkında olmadan pek çok şey öğrendik o kahvehanede. Ayrıca çevreyi gezme ve gözlemleme alışkanlığımın etkisi de yadsınamaz.

Yöreden bu konuya dair duyduklarımdan hatırladıklarım şunlar:

Altıntaş köyünden taşınan bir ahali tarafından burada yeni bir köy kurulmuş. Ya da zaten burada bir köy varmış da nahiye buraya taşınmış. O yüzden bir karışıklık olmuş. Ayrıca isimler aslında Altuntaş diye söylenirmiş (u ile). Çok yakınlarda Pınarbaşı ve Adaköy denilen yerleşim yerleri varmış, köylerin kalıntıları günümüzde durmaktaymış, bu köylerde yaşayanlar göç ederek şimdiki ilçede toplanmışlar. Yaşayan sonraki kuşak akrabaları bu bilgileri vermekteler. Altuntaş köyünden çok eski dönemlerde bir kayadan altın çıktığını söyleyenler de var. (Deniz Karakurt)

Nurullah Kocagöz'ün verdiği bilgiler:

Bizim buradaki su deposunun sol tarafına Kürtler yerleşke kurmuşlar ve o nedenleymiş Kürt Köyü denilmesi. Duyduğum başka bir bilgi ise Osmanlı zamanında burada çıkan bir ayaklanma bastırılmış ve Kurt beyliği bir müddet burada ikamet etmiş o nedenle de Kurt köy denilmiş. Altıntaş adını alması da mermerinin olması. Bir ara altın bulan olduğu da söylense de en etkili neden mermerin çok olmasıdır.

Ayrıca Mehmet Şahin'den aldığım bir bilgi şu şekildedir:

Timur savaşı kazanmış Osmanlı fetret dönemine girmiştir. Timur savaş sonrası Kütahya ya gelmiş burada iki ay kadar kalmış Binek hayvanlarının çoğunu Altıntaş ovasındaki çayırlarda beslemişlerdir. Kütahya'dan Denizli ye geçen Timur ilçemizden geçip Denizli ye oradan İzmir i alıp yeniden Semerkant a gitmiştir. Anadolu beylikleri yeniden kurulmuş. Germiyanoğlu beyi II Yakup ölümünden sonra topraklarının Osmanlıya bağlanmasını vasiyet etmiştir. II Yakup çocuk okutmak kimsesizlere yemek vermek maksadıyla Kütahya’da Külliye kurmuş bu külliye giderlerinin ve çalışanların maaşlarını ödemek maksatlı mermer taşa vakfiyesini yazmıştır. Bu yazıda Kütahya merkez de bulunan Çiftlik, bağ, çeltik ekili alanlarla, kaplıcaların gelirlerini vakfettiğini ayrıca Kula, Simav gölü, Denizli Ömerli hamamı, Afyon sandıklı hamamı, Kurt köyü ve Çepni ve Pınarbaşı’nı Kurt oğullarından alıp vakfettiğini belirmiş. Bu yazıya istinaden Kurt köyünde kurt beyi rivayet edilmiştir. 

 
Kaynak belirtmeden alıntı yapılamaz.

© Deniz Karakurt