Kriz herhangi bir sistemde var olan düzendeki uyumun bozulmasıdır. Örneğin gece yatarken musluğun damlayıp ses çıkarması bir kriz niteliği taşıyabilir. Ancak düzene dair amaç, beklenti, alışkanlık ve algı gibi başka unsurlar da vardır. O musluğun sesini umursamayacak insanlar bir hayli fazladır. Tespit edilmiş ilginç gerçek örnekler vardır. Evi tren yolunun birkaç metre ilerisinde bulunan ve her gece iki üç kere geçen katarlardan dolayı sarsılacak kadar çıkan gürültüye rağmen uyuyan bir kişinin üst komşusunun kedisinin miyavlamasından rahatsız olarak uykusu kaçabilir. Yine gece yatarken, çok yakın bir yerde bulunan limandaki gemilerin düdüklerini umursamayıp ama günün birinde kenarı gevşeyen camdan giren rüzgarın uğultusuna takılan kişilere de rastlamak mümkündür. Aynı mevzuya gündüz ve gece farklı tepkiler verilebilir. Özetle kriz algısı çok yönlü incelenmelidir.
Başarı ise çoğunlukla hatta neredeyse daima, ortaya çıkan krizlerin aşılabilmesi ile ilişkili bir olgudur. Hedeflenen amaca ilerleyen süreçte mutlaka dengeyi ve uyumu bozan sorunlar çıkacaktır. Başarı algısı da zamana, duruma, yere, konjonktüre göre değişir. İşin ne kadar başındasın ne kadar sonundasın, bugüne kadar ne yaptın, ne elde ettin, karşındakilerin durumu ne, sonucu hangi ölçülebilir miktarda elinden kaçırdın, alternatiflerin neydi, gündemdeki gerçekliği ne derece doğru olarak değerlendirdin, fırsatlardan ne derece yararlandın... Bunların hepsi bu algının içerisinde değerlendirilmelidir.
İşte bu krizlerin aşılmaya çalışıldığı ve başarıya ulaşmanın amaçlandığı yolda enerjiyi sağlayan unsur ise mücadeledir. Ancak bazı kişiler için mücadelenin kendisi başlı başına bir amaç haline gelir. Bu durumda mücadele; koşullardan, başarıdan ve hatta umuttan bile bağımsızdır. Mücadeleci ruhu doğru içselleştiren kişi aralıksız ve sürekli olarak bununla yaşar. Başarıyla beraber artık bu kadarı yeterli demez, başarısızlıkla beraber pes etmez, kendi umutsuzluğu bile kendisine engel olamaz. O kadar özleşmiş ve içine işlemiştir, soluk almak gibi bir duruma dönüşmüştür. Mücadeleyi umutla ilişkilendirmek doğru bir yaklaşım değildir onun için. Umudum yoksa mücadeleyi bırakırım demeyi doğru bir anlayış olarak görmez. Mücadele kesintisiz bir düşüncedir. Bırakın yenilgiyi, herhangi bir zafer kazandığınızda bile bırakamazsınız. Tek başına veya çok kişiyle birlikte olmanız da bir şey değiştirmez. Bunların hiçbiri bahane değildir. Sadece yapabileceğiniz şeylerin sınırı, ölçüsü vardır.