Bana sorulan; "Yaşayan Türkçe'de Erek kelimesi var mı?" şeklindeki bir soru üzerine yanıtım şu şekilde oldu:

 

"Ben dilin mümkün mertebe Türkçeleştirilmesinden yanayım. Bunun için de şöyle bir iddiam vardır, ilkokul kitaplarından başlayarak ders kitaplarına yazdığınız sözcükler toplumun hafızasına yerleşir. Yani Öz-Türkçe diye tanımladığımız bir kelimeyi yerleştirmek istiyorsanız temel kural onu ilkokuldan başlayarak ders kitaplarına yazmak. Genel olarak bu %80 belki daha fazla işe yarar. Ama bazen ne yaparsanız yapın halkın kulağına kabul ettiremiyorsunuz. Erek ulusal çapta yaşayan dilde kullanılan bir sözcük değil bence."

 

Ama yabancı dillerden gelen "murat, arzu, emel, gaye, hedef" gibi sözcükler yaşayan dilde var. Toplumun çoğunluğu tarafından kabul görüyor bunlar. Tam görüşmemizi bu şekilde sonlandıracakken şöyle bir yanıt verildi: "Erek felsefede var ama..."

 

Düşündüm ve sonra verdiğim yanıt; "Bu doğru. Felsefede kullandığınızda kulağa batmıyor," şeklinde oldu.

 

Bütün bunları tekrar değerlendirdiğimde şöyle bir sonuca vardım. Dildeki kelimeleri, tamlamaları (isim tamlaması, sıfat tamlaması) hatta bütün bir cümleyi hangi bağlamda kullandığınıza göre kavramsallaşıyorlar hatta değer kazanıyorlar, kabul görüyorlar.

 

Sorduğu soruyla başlayan bu görüşme ve özellikle en sonda yaptığı (bu sözcüğün felsefede varlığını sürdürdüğü yönündeki) tespit için G. Çakır'a teşekkürlerimle...