Derleme Tutanağı

Kaynak Kişi: Harun Şahin (Baharözü - Ulaş / Sivas)

 

Baharözü köyünün eski ismi, Buğayırözü'dür. Halk dilinde değişime uğrayarak "Baharözü" olarak söylenmiştir. Ayrıca Bağırözü veya Böğürözü söylenişlerinin var olduğu da bilinmektedir. Baharözü camisinde bulunan yedi adet berat içinde köyün ismi, "Buğayırözü" olarak yazılıdır.

"Buğayır" kelimesi Arapça olup, belirli bir yönden gelen ve şiddetli yağan yağmur, anlamı taşımaktadır. (Derlemeci notu: Sözcüğün gerçekten Arapça kökenli olup olmadığı ve bu bilginin kökeni araştırılmalıdır. Bilgiyi aktaran kişinin sözleri olduğu gibi değiştirilmeden verilmiştir.)

Burası yaylalık, çayırlık ve çiçekleri bol olduğundan ve pek çok deresi çayı bulunduğundan daha sonradan Baharözü olarak adlandırılmış. Alamaslı, Düğnük Kaya, Çal, Gömülyurdu, Sülüğün Çayırı, At Deresi, Çığıralan Çayırı gibi mevkileri yemyeşildir. Yine dağları ve dereleri alıç, çördük, karamık, kuşburnu gibi dikenli yaban ağaçlarıyla doludur.

Geçmişte bu bölge ormanlık olup Kangal, Ulaş, Şarkışla ve Tonus (Altınyayla) ilçelerine yağan yağmurun buralardan başladığı rivayet edilmektedir. Bu bölgede başlayan yağmurun çok yoğun bir biçimde diğer yerlere doğru ilerlemesi nedeniyle buralara "Buğayırözü" adı verilmiştir. Ağaçlar kesildikçe yağmurun azaldığı anlaşıldığı için yöre halkınca buradaki ağaçların kesilmesi de günah sayılarak yasaklanmıştır.

Köy, Irmak Deresi’nin iki yakasında Kara Tepe’nin eteklerinde düz bir alana yayılmıştır.

Yaşlıların anlattıklarına göre eskiden bu köyde kadı bulunurmuş ve buradaki mahkemeye başkanlık edermiş. Yani eskiden Baharözü köyü, kaza niteliğinde bir yerleşim yeriymiş. (Derlemeci notu: Kaza kelimesi yargılama yapılan yer demektir. Kadı kavramı ile Arapça’da aynı kökten gelir. D/Z ile farklılaşan ses aslında Arapça’daki Dad harfidir. Osmanlı Devleti'nin idari ve adli yapısı içerisinde bazı nahiye merkezleri kaza olarak belirlenmiştir.)

Cami’deki beratdan anlaşıldığına göre Baharözü Köyü’nün kuruluş tarihi 1795 – 1800 yıllarına rastlamaktadır. Baharözü 1999 tarihinde belediyelik olmuştur. 2014 yılında Ulaş'a köy olarak bağlanmıştır.

Baharözü köyünün yakınlarındaki "Düğnük Kaya" adlı mevkide her birinin genişliği 20-30 metreyi bulan mağaralar ve sığınak yerleri bulunmaktadır. “Dönük Kaya” veya “Dünük Kaya” olarak da bilinen bölgede, tarih öncesi devirlere ait bir takım iz ve kalıntıların bulunduğu da söylentiler arasındadır. Aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeni komitacıların bu yörede saklanmak için bu mağaraları kullandıkları da bilinmektedir, geceleri çıkıp saldırılar düzenlermiş bu komitacılar. Buradaki kayalardan birinin "ata binmiş yamçılı bir insana" benzetilmiş olduğu söylenir. Düğnük Kaya mevkisinde eski dönemlerde köy ahalisi tarafından adak kurbanların kesildiği ve dileklerin tutulduğu "ziyaret" adı verilen bir yer bulunmaktadır. Yaşlıların anlattıklarına göre burada eski dönemlerde yapılan bir savaş esnasında şehit düşen Müslüman askerlerin mezarları bulunmakta ve buraya aynı zamanda "düşek" adı verilmektedir. Sadece bu köy değil çevre köylerden de gelirlermiş bu amaçla. Düğnük Kaya’nın karşısında Kepez Kayası bulunur. Deve hörgüçlü veya at eyeri gibi olanı Kepez, tepsi şeklinde olanı Düğnük Kaya’dır.

Baharözü köyünün çevresinde ondan fazla yerleşim yeri kalıntısı olan çeşitli ören yerleri mevcuttur.

Baharözü Çayı (Irmak Deresi), köyün içinden akmaktadır ve Tecer ırmağına karışmaktadır. Yakınlarda 1964 yılında yapılan gölet bulunur. (Derlemeci notu: Öz sözcüğü dere, çay, küçük akarsu anlamı taşır.) Ayrıca yakınlarda Çiğdem Çayı, Güney Çayı ve başka dereler akar.

Âşık Feryadi (Mustafa Çağıran, diğer mahlası Vuslati) 1914 yılında Baharözü köyünde doğmuş, 11/10/1987 tarihinde, bu köyde vefat etmiştir. Mezarı buradadır. Âşık Feryadi rüyasında görerek kendisine bade sunan bir kıza mektup yazar. Rüyasında verilen adrese bu mektubu göndermek üzere Şarkışla’daki postaneye gider. Mektubun üzerinde ilginç bir adres yazılıdır: “Çin diyarında, Seul Adasında, Leb Şehrinde Hasan Hüseyin kızı Güldane”. Posta memuru; “Bu adres yanlış, mektup gitmez,” demiş. Laf anlamamış Feryadi. Sonunda posta memuru da yorulmuş, hatta derler ki pul parsını bile cebinden vererek mektubu damgalamış. Mektup üç ay sonra geri gelmiş Şarkışla postanesine. Tabi ki Çin’de böyle bir adres yok diye.

Baharözü köyünden Birinci Dünya Savaşına ve İstiklal Savaşına 70 kişi katılmıştır. Bunlardan hiçbirisi de geri dönememiş ve çeşitli cephelerde, büyük bir kısmı Allahüekber dağlarında şehit olmuşlardır. Bu bilgiler 1950 yılında 110 yaşında iken vefat eden Zeynep isimli kadın tarafından anlatılmıştır. (Baharözü köyü, 1950 yılında 20 hane kadar imiş).

1980 yılı öncesine kadar at yarışları ve cirit oyunu sürekli ve düzenli olarak oynanmaktaydı. Çocuklar ise, Çelik-çomak, Aşık, Birdir-bir, Metlik, Kayış oyunu, Ay gördüm, Citti bitti, Anan eğri, Sürenke, Kale devirmece gibi bir çok oyunları oynuyorlardı. Kış yarısında ise başta "Saya" oyunu olmak üzere bir çok köy seyirlik oyunları düzenlenmekteydi.

Baharözü köyünün en önemli yemeği "Üzümlü” adıyla bilinir. Bu yemekten sonra Hıngel, İçliköfte ve Yağlama yemekleri tercih edilmektedir.

İlkokul 1964 yılında açılmıştır. Köyün yolu 1975 yılında yapılmıştır. Elektrik 1980 yılında getirilmiştir. 1970’li yıllarda kullanılan su değirmeni sonradan fabrikaya dönüştürülmüştür.

Köyde iki tane cami vardır. Köyün ilk camisi en az üç asır önce yapılmıştır. Eski caminin adı Yusuf Beğ Camisi’dir. Bu cami 1930 yılında tamir görmüştür. Yunus Emre Camisi ise, 1991 yılında inşa edilmiştir.

Köyden dışarıya göç 1960‘lı yıllarda başlamış ve bu sayı günümüzde artmış durumdadır. Gidenlerin büyük bir kısmı ilk başlarda yurt dışındadır. Daha yakın zamanlarda ise Ankara, İzmir ve İstanbul gibi büyük şehirlere giderek yerleşmişlerdir.

Köyün içerisi denebilecek bir yerde Topak Kaya durur. Yerleşim yerinin hemen üst tarafında bulunan kaya köyün üzerine yuvarlanacakmış izlenimi vermektedir ama köylüler alışık oldukları için sıradan bir durum gibi görünür kendilerine. Kayanın dünyanın yaratıldığı ilk günden beri oradaki yerinde durduğuna inananlar da var, kayanın daha sonradan zeminden yükseldiğini söyleyenler de. Altındaki toprak çöktükçe kaya yükseliyormuş. 50 yıl kadar önce büyük bir parçası çatlayarak düşmüş. (Kaynak kişinin sözleri: Anlatılanlara göre yetişik bir kız bu kayayı ip eğirerek sırtına alıp getirmiş. Bizim 80- 90 yaşındaki ihtiyarlarımız yıllar öncesinden böyle anlatırlardı. Böyle olduğuna inanılır.)

Kayadan yıllar önce kopup geldiği iddia edilen başka bir parça ise Gelin Kayası olarak biliniyor. Bu Gelin Kayasına dualı diye inanılır. Düğün olduğunda gelinler ata bindirilip bu kayanın etrafında dolandırılırdı. Gelin bu esnada ne dilek dilerse yerine gelir derlerdi. Şimdi bu gelenek uygulanmıyor artık. 

Dökmetaş Efsanesi: Çoban sürüsünü otlatmaya götürür. Hava oldukça sıcaktır. Koyunların ve kendisinin susadığı bir durumda ellerini açıp “Hey Yarabbi, çok susadık. Şuradan bir su aksa da bende, sürüm de içse. Eğer buradan su akarsa şu en iyi koçu kurban edeceğim,” der. Bu duadan sonra oradan hakikaten su çıkar. Su çıktıktan sonra “Zaten su çıktı ne diye koçu keseyim,” diyerek sözünde durmaz çoban. Bunun üzerine Allah tarafından, çoban sözünde durmadığı için sürüsüyle birlikte taş olur. Bunu büyüklerimiz ben çocukken odalarda anlatırdı. (Kaynak Kişi: Mehmet Kavak 60 yaşında.)

Köyde ağıtçı kadınlar da bulunmaktadır. Adları şunlardır: Salime Akbulut, Cennet Çam, Elif Duman, Arzu Çakmak, Elif Arslan.

Mevki Adları: Kütüklü, Yerköprü, Çadıryüzü, Göğceyer, Acca, Kireçlik, Uzunyer, Danbıra, Horoz Ömer, Dombak, Karabayır, Alamaslı, Yanalak, Küçük Çördöğ, Alıçlı, Gavur Kaçağı, Büyük Çördöğ, Irmaküstü, Ziyaret, Çukuryurt, Çal, Dana-eğreği, Ömür Yurt, Sığır Yatağı, İdris Yurdu, Teccal, Yıldırım, Göğkisler, Küsülü, Aydın Yalağı, Çiloğlanın Çayırı, Karadaş, Tabırseki, Kamışlı Burun, Hacı Ali Yatağı, Tilki Deliği, Tönbüller, Ören, Gölyeri, Karaçalı.

Dağlar: Düğnük Kaya, Üç Kayalar, Çal, Sıra Kayalar, Topak Kaya, Küçük Gelin Kayası, Kuş Kayası.

Dereler: Elma Deresi, Kurt Deresi, Kayalar Deresi, Yanalak Deresi, Sincanlık Deresi, At Deresi, Taşlı Dere, Kısıryurt Deresi, Uzunyer Deresi, Çadır Yurdu Deresi, Yerköklü Dere, Elma Deresi, Kurt Deresi.

Pınarlar: Alamaslı, Üç Gözler, Çal, Gömülyurdu, Kısıryurt, Kapaklı Pınar, Taşlı Pınar, Ayna Pınar, Kamışlı Pınarı, Kara Alinin Pınarı, Bayram Pınarı.

 

Kaynak Kişi: Harun Şahin

Tarih: 2007

 

Derleyen: Deniz Karakurt