Şarkışla'nın Emlek yöresindeki genel inanışa göre Hızır farklı kılıklarda görünerek gelip evlerin kapılarını çalar, ya da alacanın (bahçe kapısının) orada dikilerek bekler ve genellikle de ihtiyar, fakir, dilsiz, ahraz (sağır-dilsiz) bir kişi kılığındadır. Nedensizce gelerek insanların davranışlarını sınayabileceği gibi, bazen de birisine veya birilerine yardım etmek istediğinde önce onlara bir deneme yapar. Fakirlere kötü davrananlara, kendisini azarlayanlara, yüzüne kapıyı yüzüne çarpanlara, kovanlara, karnını doyurmaktan, bir parça ekmeği, bir bardak suyu ya da sütü vermek istemeyenlere yardımını esirger. Hatta sınadığı bu türden kişilerin evlerinin barklarının, tarlalarının tumplarının, sürülerinin, davarlarının, sığırlarının bereketi kaçar.
Akçakışla köyünden Bekir oğlu İzzet Karakurt'un (dedem) anlattığına göre karısı (babaannem) Hatice ilk çocuklarını doğuracağı zaman eve bir ebe çağırırlar. Doğumun uzaması üzerine dışarıya çıkan bir kadına sorduğunda, durumun hiç de iyi olmadığını öğrenir, ters giden bir şeyler olduğu söyler kadın. Kadın içeri geri girdikten sonra uzun bir süre daha geçer. Evin bahçe kapısına doğru yürürken yan komşunun evinin bahçesinde bir adamın uzaktan kendisine eliyle işaret etmekte olduğunu görür. Komşularının bir akrabasına benzettiği bu yaşlı, beyaz sakallı, orta boylu adamın yanına varıp ne istediğini sorduğunda ihtiyar elinin parmaklarının uçlarını birleştirerek ağzına götürüp dudaklarına vurur birkaç kez. Anlar ki yaşlı adam dilsizdir ve yiyecek bir şeyler istemektedir. Sağa sola bakınır, evlerindeki misafire yemek vermelerini söylemek için komşularına seslenir ama kimse duymaz. Eve döner fakat karısı doğum yaptığı için evde yemek yoktur. Bunun üzerine evliğe (kilere) giderek ters çevrilmiş çökelik (çökelek peyniri) küplerinden birini alır ağzını açar. Çökeleğin bir kısmını ekmeğin arasına koyar. Büyükçe bir mendil bularak onun da içerisine çökelek doldurur. Adamın yanına dönerek ona verir. Sonra da eve geri döner. Çok sürmez ki, dışarıya iyi haberi verir kadınlar. Bir oğlu olmuştur. Adamı unutur gider. Bir kaç gün sonra komşularına sorduğunda kimse öyle bir misafirleri gelmediğini, yaşlı adamı görmediklerini söylerler.


