AHMAK, ÇAKMAK, ŞILDIR

(Adam Yiyen Deve Masalı)

 

Anlatan: Yeter Gül (Şarkışla  - Kümbet köyünden)

Derleyen: Deniz Karakurt

Ses kaydını alan: Mehmet Gül

 

Masalın varlığından beni haberdar ederek, kayıt altına alınarak korunmasına vesile olan Araştırmacı Mahsuni Gül’e teşekkürlerimle…

 

Zamanın birinde üç kardeş varmış, bunların adları; biri Ahmak, biri Çakmak, biri Şıldır. Bunlar annelerine demişler ki; “Anneciğim bize bir çörek yap. Bir yere gideceğiz bu çöreği yuvarlayacağız. Kimin kafasına bacasından düşerse ona misafir olacağız.” O da gidiyor adam yiyen devenin bacasından düşüyor çörek. Oraya misafir oluyorlar. Tabiki adam yiyen devenin hanımı bunları görağap alıyor, sarım gürüm oluyor, bunlara soruyor; “Ne yiyeceksiniz, ne içeceksiniz?” Akşam oluyor, bunları yediriyor içiriyor, karınlarını doyuruyor, yatırıyor. O gün iyi yatıyorlar, ondan sonra yarıntesi gün oluyor, tabi kocasıyla iyi plan düzüyor bunlar. Diyorlar ki bunlar; “Biz katranı kazanda kaynatırız. Bunların üstüne dökeriz, bizim yani yemeğimiz olurlar.” Ondan sonra akşam oluyor, bunları yatırıyorlar, yemeklerini yiyorlar, öyle yatırıyorlar. Diyor ki... Kadın geliyor diyor ki; “Ahmak!” Ses yok… “Çakmak!” Ses yok… “Şıldır!” Ama bu kez  “O ne ana?” diyor. Şıldır şeytan, uyumuyor Şıldır. Diyor ki; “Oğlum niye uyumadın?” Diyor ki; “Benim annem bize giderdi kuzuyu keserdi, pişirirdi uyurduk” diyor. Ondan sonra o gidiyor, kadın gidiyor, kuzuyu getiriyor, kesiyor, pişiriyor ve bunlara yediriyor, yatırıyor. Yatıyorlar bunlar. Kadın bağırıyor oraya gine diyor ki; “Niye uyumadınız?” Sesleniyor; “Ahmak, Çakmak, Şıldır” diyor. Şıldır ona ağnatıyor (anlatıyor). Niye uyumadın? diye sorunca hani kuzu kesti yedi ya, diyor ki; “Annem bize bazen de pasta yapardı, yerdik uyurduk.” Kadın gidiyor, pastayı da yapıyor, getiriyor. Bunlara ikram ediyor, yediriyor yatırıyor. Kadın geri geliyor. “Ahmak, Çakmak, Şıldır”… Gine Şıldır onu ağnatıyor. Şıldır gine uyumuyor. “Niye uyumadın?” diyor. (O da diyor ki, “Bizim şeyde, ahırda bir at var diyor” [Karışıklık olduğu için duraklayıp sonra düzeltme yapıyor anlatıcı.] Diyor ki; “Niye uyumadın?” Diyor ki; “Şeynen bize üzüm alırdı, leblebi alırdı, kuruyemiş alırdı onlarla yatar uyurduk.” Kadın gidiyor onları alıyor, getiriyor, gine yatırıyor, gine uyumuyorlar. “Ahmak, Çakmak, Şıldır”… Şıldır ona ağnatıyor, gine uyumuyor. “Niye uyumuyon yavrum?” diyor. “Annem” diyor, “bize ahırdaki gazı keser getirirdi, pişirirdi, o gazın etini yiyince uyurduk” diyor. Gazı gidiyor getiriyor, kadın kesiyor, pişiriyor; yatırıyor bunları. Aradan zaman geçiyor, varıyor gine; “Ahmak, Çakmak, Şıldır”… Şıldır gine uyumuyor. Ondan sonra diyor ki; “Benim annem gözerinen -kevgürünen yani- giderdi” diyor. “Bize denizden suyu getirirdi. O suyu içerdik uyurduk.” Ama bunlar üç kardeş konuşuyorlar. Bir şeytanlık yapıyorlar, kadını denize suya yolluyorlar. Tabiki o suyu aldıkça su geri kevgürün altından dökülüyor. Uğraşıp duruyor. Ordan kadın geri geliyor. Bunlar kadın gelmeden Ahmağın yatağına yastık koyuyorlar, Çakmağın yatağına bir kütüğü koyuyorlar, Şıldır’ın yatağına da adam yiyen devenin bir kör kızı varmış, onu koyuyorlar. Bunlar çatıya çıkıyorlar kadın gelmeden. Ondan sonra kadın geliyor, hemen bakıyor; “Ahmak!” Ses yok… “Çakmak!” Ses yok… “Şıldır!” Ses yok… Hemen kadın getiriyor, katran kazanında suyumu ne [karışıklık var, katran olmalı] getiriyor. Bunların üstüne döküyor, Ahmağa döküyor ses yok, Çakmağa döküyor ses yok, Şıldıra dökünce, tabiki kız var, kız bar var bağırıyor. Ondan sonra küfür ediyor; “Hah” diyor, “Seni öldürdük ya sonunda” diyor, öyle diyor. O da çatıdan bağırıyor; “O öldürdüğün ben değilim, o senin kızın” diyor. Ondan sonra bunlar kaçıyorlar ordan. Bunlar kaçıyorlar. Kadın bakıyor ki orada ölen kızı. Neyse… Kadın dışarı çıkıyor, bunlar tepeyi aşıyorlar. Diyor ki, “Ahmak, Çakmak, Şıldır” diye bağırıyor arkalarından. “Gazı yedin, kuzu yedin, işte şunu şunu yedin, her şeyimizi yedin. En sonunda kör kızı da yedin. Sana kalırsa senden doğana kalmasın,” diyor. Ondan sonra bunlar gidiyorlar. Bir padişahın evine misafir oluyorlar. Padişah bunları görağap alıyor diyor ki; “Biri benim hizmetçim olacak. Biri bahçıvanım olacak” diyor. “Sen de ben ne dersem onu yapacaksın,” diyor Şıldır’a. Ondan sonra akşam oluyor, yataklarını seriyorlar, yemeklerini veriyorlar. Bunlar yatıyorlar. Sabah oluyor vezirlerine diyor ki; “Gidin, küçük oğlanı Şıldırı bana çağırın” diyor. Şıldır geliyor. “Buyur efendim,” diyor. Padişah da diyor ki; “Adam yiyen devenin ahırında kırat var onu bana getireceksiniz,” diyor. Şıldır; “Efendim ben nasıl getireyim atı, getiremem,” diyor. “Çağırın şu cellatları!” dedimiydi hemen gidiyor. Gidiyor, ahıra varıyor, bağırıyor, atı çezecek [çözecek], at kişniyor yok. Bu kör kürünün içine saklanıyor. Neyse adam yiyen deveynen hanımı geliyor. O yana bu yana bakıyorlar, kimse yok, geri gidiyorlar. Onlar gidince hemen bu atı çözüyor, dışarıya çıkarıyor, ata biniyor gidiyor bu. Bunlar gine dışarı çıkıyorlar. “Ahmak, Çakmak, Şıldır… Gazı yedin, kuzu yedin, işte şunu şunu yedin, her şeyimizi yedin. Kör kızı da yedin. En sonunda kıratı da yedin. Sana kalırsa senden doğana kalmasın,” diyor gidiyor. Oraya varıyor, “Getirdim efendim,” diyor padişaha. Yatıyorlar, kalkıyorlar gine yarıntesi günü gine oluyor. Gine Şıldırı çağırıyorlar. “Şıldır” diyor. “Şıldırı, çağırın bana” diyor. Diyorlar ki “Vezir seni çağırıyor.” Diyor ki; “Ben gelemem” diyor. Ha geliyor. Şıldıra diyor ki; “Şeyin altında bir tüy döşek var” diyor. “Adam yiyen devenin, o tüy döşeği bana getireceksin.” Şıldır; “Gidemem efendim,” dedimiydi, vezirleri çağırınca neyse bu gidiyor. Hemen cellatları çağırıyor, ondan sonra hemen gidiyor oraya varıyor. Bunların ortasına giriyor, “Karı öte var, herif öte var… Karı öte var, herif öte var…” Bunları yataktan düşürüyor aşağıya, hemen döşşeği yükleniyor. Bu çıkıyor dışarıya. Bakıyorlar ki ikisi de yerde yatıyor, hemen kalkıyorlar gine dışarı çıkıyorlar. Diyorlar ki; “Şıldır gazı yedin, kuzu yedin, kör kızı da yedin. Tüy döşeğinen kıratı da yedin. Tüyü döşeği de yedin. Sana kalırsa senden doğana kalmasın.” Getiriyor bunu vezire veriyor. Tüy döşeği de veriyor, gine yatıyorlar, kalkıyorlar. Bunlar son kez geliyor. [Padişah] Diyor ki “Adam yiyen devenin kapısında bir selvi kavak var, o kavağı keseceğiniz. O kavağı oyacağınız, onu bana getireceniz.” Şıldır ; “Ya efendim de ben nasıl oyuyum onu nasıl getireyim sana?” diyor. “Cellatları çağırın” diyince tabi bu korkuyor, yürüyor gidiyor, oraya varıyor eline bir kör balta alıyor, giriyor kavağa. Kavağı kesiyor. Ondan sonra kavağı kesiyor, kavak kesilmiyor kör baltaynan, bir de karı koca o gürültüye çıkıp geliyorlar; adam yiyen deveyle hanımı. “Napıyon?” sen diyorlar. “Bir padişah varmış, o padişahtan illallah çekmişler,” diyor. “Bu da şey” diyor, “Kavağı keseceğim, içini oyacağım, o padişahı içine koyacaklarmış,” diyor. “Beni gönderdiler,” diyor. “Hemen ben gideyim bir keskin balta getireyim” diyor. Adam yiyen deve diyor bunu. Bu baltayla kavağı kesiyorlar, oyuyorlar. Şıldır diyor ki; “Senin boyunda aynı onunla, senin ağırlığın gibi, kavağın içine bir yat da o oyuğun içine bir bakayım” diyor. Onu oyuğun içine yatırıyor, kavağın içine koyuyor, bunu yuvarlıyor dereye doğru. Ondan sonra yuvarlanıyor. Neyse bunu gine getiriyor, padişaha veriyor. Ondan sonra padişah bunu ödüllendiriyor. Padişah kızını veriyor. 40 gece 40 gün düğün ediyor kıza ve Şıldıra. Hepsine ev veriyor, bark veriyor, eşyasını, meşyasını… Kardeşlerini de aynı öyle ev bark, sahibi ediyor. Masalda burada bitiyor.  

 

* görağap (göreğep): görür görmez


© Deniz Karakurt

Her hakkı saklıdır. Kaynak belirtmeden alıntı yapılamaz.