Aslında "halk inanışı" açısından şüpheli ve kayda değerliği yetersiz bir mezar. Ancak ortaya çıkışı ile  ilgili olarak edinilen bilgiler ilginç. O yüzden kaybolmasın istedim.

Ara sıra yanından geçerim. Şarkışla'nın içinde, merkezi bir yerin hemen arka sokakları. Merak ettim. Fotoğrafını çektim ve araştırmaya başladım. Olumlu, olumsuz pek çok şey anlatıldı. Söylenenlerde ortak noktalar oldukça fazlaydı (tevatür azami). Tek farkla kimi inanıyor, kimi inanmıyor ama yaklaşık aynı şeyleri söylüyorlar. Birbiri ile uyumlu, benzer ve görüş birliği yüksek olanlarını özetleyerek aktarıyorum. Kadının biri (kim olduğu belli ama sadece adının "Şerife" olduğunu söylemekle yetineyim) üç gün üst üste rüya görüyor. Rüyasında birisi kendisinin yattığı yeri tarif ediyor ve mezar yapılmasını istiyor (halk kültürü ile uyumlu görünen kısım bu. Ancak geleneksel anlatılarda bundan sonra oranın açıldığı ve içinde bir ceset bulunduğu söylenir). Mezar yeri kesinlikle kazılıp açılmamış, orada bir mefta olup olmadığına bakılmamış. Kadın etrafındaki insanlara danışıyor. Herkes bir şeyler söylüyor. En sonunda kararını veriyor. Zaten evimin önündeki kendi bahçemin içinde... Kime ne? Kendi mülkümde istediğimi yaparım mantığı ile yaptırıyor mezarı. Dolayısıyla izin alınmıyor, devlete haber verme falan gerekmiyor. Yıllar geçiyor, imar, istimlak derken ev yıkılıyor, bahçe kayboluyor ama kimse mezara dokunamıyor. Yolun ortasında kalıyor öylece. 

Mezarın adı: Gariban Şehit Şerif Baba...

 

Fotoğraf için: Şerif Baba Mezarı