Ramazan fıkrası geleneği vardır, unutulmaya yüz tutmuştur. Bu fıkraların konusu genellikle Ramazan ayı ve oruçla ilgili olmak üzere sosyal hayata dairdir. Şu son günlerde hiç olmazsa bir tane ben anlatayım...
Geçmiş dönemlerde motorlu taşıtların olmadığı zamanlarda bir köyde hacı emminin birisi sabah namazı ile kalkmış, eşeğin sırtına satacağı malları yüklemiş. İlçedeki pazara gitmek üzere düşmüş yola. İlçe biraz uzakmış ki herhalde, olabildiğince erken bir vakitte çıkmış evden. Normalde sağlı sollu ikişer tane çuval yüklediği halde bu kez bir de fazladan çuval bulunuyormuş eşeğin sırtında, o yüzden daha fazla ağırlık olmasın diye kendisi öne düşmüş, yularından tutmuş başlamış yürümeye. Ramazan olduğu için üstelik bir de oruçluymuş ama yine de hayvanı yormamak için sırtına binmemiş. Bahar mevsiminin de sonları olduğu için hava çok sıcak değilmiş, hafif bir serinlik varmış. Yaşlı amca keyifle bir türkü tutturmuş. Böylece birkaç saat yürümüşler, arada durup dinlenmişler sonra tekrar kalkıp yola devam etmişler. Sonra birdenbire olanlar olmuş çok şiddetli bir fırtına çıkmış, peş peşe gelen gök gürültüsünden eşek ürkmüş. Öyle kuvvetli bir rüzgar varmış ki ağaçların dalları kırılıyormuş. Kızılca kıyamet kopmuş... Gökyüzünden sel gibi yağmur boşalmış. Ne yapacağını şaşırmış bir vaziyette sağa sola bakınarak sığınacak bir yer ararken bir ağacın üzerine yıldırım düşmüş. Ağaç eşeğin üzerine devrildiği için hayvan oracıkta ölmüş. Adamcağız kendisini bir adım yana atarak zar zor kurtulmuş. Pazarda satmak için yüklediği çuvallar yırtılıp mallar etrafa saçılmış, çamurun suyun içine dağılmış. Kendisi de üstü başı çamur içinde perme perişan bir vaziyette düştüğü yerden ayağa kalkmış. Şaşkın şaşkın etrafına bakınırken fırtına dinmiş, gökyüzü açılmış, bulutlar yavaş yavaş dağılmış. Elini cebine atıp tabakasını çıkarmış, daha önce sarıp hazırlamış olduğu sigaralardan bir tanesini alıp yaktıktan sonra derin bir kaç nefes çekmiş. Bir anda olup biten bu hengamenin şaşkınlığı içerisinde ne yapacağını bilemez bir vaziyette öylece dikilip kalmış. Sonra içtiği sigarayı fark etmiş, oruç olduğunu anımsamış. Canı iyice sıkılmış. Bir elindeki sigaraya, bir yerde yatan eşeğe, bir çamurların içinde dağılan mallarına bakmış. Sigaradan derin bir nefes aldıktan sonra kafasını gökyüzüne doğru kaldırıp: "Bunda daha bir şey yok, önümüzde iki bayram var, eşeği de kurbana sayacağım" demiş.


