Kainatta diyalektik bir işleyiş vardır. Bu gerçeklik iki türlü tezahür eder. İlk olarak "diyalektik gereksinim" varılan aşamada bir olgunun zıddının kendini (en azından dikkate alınmasını) dayatmasıdır, ancak yine de bireysel ya da ortak bilinç buna uymaktan kaçınabilir, bu yeteneğe henüz sahiptir. İkinci olarak ise "diyalektik zorunluluk" ortaya çıkabilir. Burada artık her iki türden (bireysel veya ortak) bilincin iradesini aşan bir ilerleyiş oluşmuş demektir.
Konuya dair birer örnek verecek olursak...
Diyalektik gereksinim: Evlenen çiftlerin kendilerini çocuk yapmak zorunda hissetmesi... Sadece toplumsal yakın çevre baskısı anlamında değil aynı zamanda psikolojik bir dürtü veya biyolojik bir güdü de olabilir bu. Normalde çocuk yapmak ve onu büyütme sorumluluğunu almak zor bir iştir. Bu nedenle burada bir karşıtlığın kabullenilmesi vardır aslında. Rahattan vazgeçilerek sıkıntılı bir sürecin tercih edilmesi söz konusudur. Ama bu henüz bir gereksinim olduğu için evli eşler bu tercihi yapmayadabilirler. Hayır çocuk yapmıyoruz diyebilirler.
Diyalektik zorunluluk: (Çok daha hızlı ve kestirme bir örnek olacak) Ölüm... Artık biyolojik anlamda karşı çıkılamaz bir gerçeklik vardır ortada.
Bireysel bilinçle ilgili sonuçlar her ne kadar insanların büyük bir çoğunluğu için tekrarlama olasılığına sahip olsa da her seferinde münferit olarak bir veya az sayıda kişiyi etkiler. Toplumsal bilince dair diyalektik olgularda ise bir defada çok daha fazla sayıda insanın daha doğrusu büyük kitlelerin etkilenmesi durumu vardır.